Vize başvurusunda bulunduğumda, ssk belgelerine ek olarak çalıştığım şirketin imza sirkulerini istemişlerdi.

firma ile ilintili bir şey yapmıyorsa ya da imza sirkülerinde kendi adı geçmiyorsa ne işine yarayacak çözemedim ben.

mantıklıdır.

@coffee and cigarettes

Evet tam olarak sormak istediğim o aslında. yani banka bu adamdan maaş bordrosunu istemiş zaten. orada firma ile ilgili bilgiler mevcut. e bu adamın firmanın yönetimi ile de herhangi bir bağlantısı yok. ne iştir anlamadım.

imza sirkulerinin orijinali verilmez, fotokopisi verilir. buyuk sirketlerde bu boyle.

sirkuler muhım bi evrak degil ki ? nıye bu kadar kastınız anlamadım.

Maaş yazısı ve çalışıyor yazısı veriyorsunuz ya personelinize, işte onun üzerindeki imza gerçekten şirketin yetkilileri tarafından mı atılmış, yoksa herif wordden basıp üstüne sallama bir imza çakmış mı diye istiyorlar. Standard bir uygulamadır, kredi çekiminde bankalar ister. Vaktiyle bankacıydım, oradan biliyorum. Endişe etmenizi gerektirecek bir şey yok, fotokopisini verin.

Bir de coffe and cigarettes ile birlikte aklınıza takılan soruya şöyle bir cevap vereyim, bordroda imza olmalı benim bildiğim kadarıyla, ama o olmasa bile, yani personele verdiğiniz hiç bir şey imzalı olmasa bile, bankaların bu departmanlarında genelde androidler çalışır. Onların elinde bir liste vardır, o listeyi isterler yani. İşlerine yarasın yaramasın. Zaten bir de check listleri oluyor, doküman gelmiş mi gelmemiş mi onu kontrol ederler. Kredi miktarını çoğunlukla da belirleyen bu androidler değillerdir, onlar sadece sisteme giriş yaparlar, genel müdürlükten gelir onay. Genel Müdürlük de bu evraklar tam mı ona falan bakar.

sizin verdiğiniz maaş bordrosu yazısının imzasını kontrol etmek için kullanılır. ticaret sicil gazetesiyle beraber de istenebilir. sicil gazetesinden de adamın imza hakkı olup olmadığına bakabilirler çünkü. önemli mevzular bunlar. kopyasını vermeniz bir sorun teşkil etmez. elemanın maaşına haciz gelir en fazla ödeyemezse falan ama o da sizi pek ilgilendirmez.

Hücreleri seçip, sağ tuşla tıkla, Hücreleri Biçimlerdir'e gir. Sayı sekmesinden, Metin'i seç.

special'ın içinde post code var bir de. o da olur.

bunları excelde yapmıştım ama olmamıştı. galiba bug.
şimdi openofficele açtım onda da aynı hikaye.

yazarken başına ' koyabilirsin.

sayıyı yazdıktan sonra sonuna boşluk koy bir tane. o orayı metin olarak algılar, dünya daha güzel bir yer olur.

' (shift+2 q klavyede) koyarsanız içeriği metne çevirmiş olursunuz. faydalıdır.

sosyete tayfası otantik şeyleri sevdiği için
"urba" diyorum.

hem urban gibi bir yandan.

türkbük style? çok atmasyon oldu, dur az daha düşüneyim ben. :)

Jakost

(bkz: Giy-inn)

Biliyorum çok iğrencim.

kahvegibi: bak bu biraz değişik geldi hem giysi demekmiş bilmiyordum.
havipeyra: türkbük style olmaz çünkü kısa, net, sade ve dikkat cekici olması lazım.
ataturkiye: ya giy-inn gerçekten basit duruyor gibi =)
rimednac: bir anlamı varmı jakost'un ?

kardeşler haute couture
şekil şemal giyim
materyalist elbise

başka amaçlı olsa isminin türkçe olması konusunda ısrar ederdim ama ne yazıkki züppelerimiz olsa olsa italyanca bi ismi beğenir, destekli şekilde sallayın bişiler.

ikon ya da icon

garabato ispanyolca seksapel demekmiş ama bilemedim...

nicin ben: evet türkçe hiç ilgi çekmez bu durum da ben de bunun zorlugunu yaşıyorum.

alkolikfedai : icon ve ikon bu sektör için patent altında onu düşünmüştük ama olmadı

havipeyra: bunu da aldım listeye sağol

shojo mu orası?

-carnelian

akik taşı demek.

maaza :D

aks-i endaz ve sopiro : böyle bir çırpıda söylenecek tek heceli gibi olan isimler daha makul. çünkü nedense bunlar daha cok akılda kalıyor ve genelde orada mağazaların isimleri bu tip.

artikbenimdebirvolvomvar: bunu da düşünmüştük ama kabul görmedi vallahi =)

cedilla : mesaj olarak attım cevabı.

for ikoncan :)

türkdükü

magnetismo italyanca' da çekicilik gibi bir anlama geliyor. fonetiği hoş gibi sanki. zaten italyanca' nın fonetiği hep güzel gelir bana... :)

dur kelime oyunlu çok iğrenç bir espri yapıcam.

avatar: son türkbükücü

ribera veya costa (: ispanyolca sahil demek.

"sibelius" hem basinda sibel var, hem de sibel diil....sibelius- finlandiyali bir besteci, cok ünlü bi keman koncertosu var. özenti sosyete bayilir böyle seylere.

Vien
Ronda
Fiesta
Poz
Kosta
imaj
toledo
liparis
verona

ruby
agate

Ekleme: modem

arkadaşlar hepinize çoooook teşekkür ederim.

biz bir taneye saplanıp kalmıstık hiç alternatif çıkmıyordu. ama şimdi 1 yerine 5-6 isim var.

iğrenç olanları da yazdım bi kenara hesabını soracağım sonra :P

bitanesiniz siz.

evli birisiyle bir senedir ilişki yürütüyorsunuz, zaten yeteri kadar yanlış. işin içinde fiziksel şidet ve hakaret var bir de. bunları da tolere ediyorsunuz. ağlamaya devam edin bence.

aşk falan deyip tüm bunlara meşruiyet yaratmayın bir de.

kendi yazdıklarını bir kez okuman bile ne yapman gerektiğini gayet açık gösterecektir. eğer yapman gerekeni yapamıyorsan bu konuda doktor yardımı almanı tavsiye ederim.

bizim işimiz sizi yargılamak değil, orası net. herkes yaşadıklarından kendi mesuldur. ancak sadece şunu sorabilirim; bu kadar sağlıksız bir şeyin içerisinde bulunmayı nasıl reva görüyorsunuz kendinize? adam evli, evine gidiyor, karısı var, kadıncağızın haberi yok ve onlar "birlikte uyuyorlar" ve aynı adam kendi yaşadıkları son derece normalmiş gibi sizin hayatınıza yoğun müdahele içerisinde.

her şeyi bırakın hadi, bu adamın bekar olduğunu varsayalım, ee? hala her şey berbat ve sağlıksız?

bunu buraya yazmaktaki amacınızı da anlamadım, burada yapılacak tek bir şey ver bu ilşkiyi acilen ve sonsuza dek bitirmek, başka bir cevap verebilecek olan olduğunu düşünmüyorum.

şimdi başa dönelim, evet biz sizi yargılayamayız, ama bence siz kendinizi yargılayabilirsiniz, tekrar düşünün en adil olanı bu olacaktır bence.

insan yargıladığı, karşı çıktığı, olmaz dediği durumlarla karşılaşabiliyormuş. anafor gibi içine çekince çıkamıyorsunuz işte.
ben vicdanen hiçbir zaman zaten doğru olduğunu savunmadım. karşımda da her zaman karısı çocuğu bilmemnesi vardı ister istemez.
ister buna sevgi deyin ister bencillik ister alşkanlık isterseniz de zayıflık. bırakamadım, yapamadım, duramadım.
şimdi öyle noktaya geldik ki benden iğreniyor, bana karşı hırslanıyor. ama ben bu kadar kötü bir şey yapmadım ki..
iddia ettiği şeylerin çoğunu çürüttüm. her akşam saatinde eve gitmesine göz yummak zorunda kaldım. her gün onunla uyumasını sindirmek zorunda kaldım.

ben bu kadar hakareti nefreti küfrü hak edecek ne yaptım?

ben ne yapabilirim şimdi?
ne beraber ne ayrı olabildik biz bugüne kadar. ama özellikle son aylarda hep ağladım hep yalvardım hep kendimi anlatmaya çalıştım.
yaşım genç olmasına rağmen 50 yaşında gibi hissediyorum. hayatımı daha yeni kurmam gerekirken hayatım bitmiş gibi hissediyorum..
ben napıcam şimdi? yokluğu o kadar korkutucu o kadar garip geliyor ki. alışamam gibi sanki. o hayatını yaşarken ben onsuz yaşayamam gibi.

benden nefret etmesini, beni hayatından çıkarmasını ve sevgi dolu ilk günlerimizden bu noktaya gelmemizi sindiremiyorum. sindiremiyorum.sindiremiyorum.

ailem durumu bilmiyor. profesyonel yardım alacak param yok.
çaresizim. savaşmak zorundayım.
çıkmaz bir sokakta gibiyim. kuyunun dibinde gibiyim.
kendime güvenim sıfır. onun dediği gibi kendimi iğrenç, kanıbozuk, aşağılık gibi hissediyorum. güvenimi sıfırladı yani. gerçekten bu kadar iğrenç olup olmadığımı düşünmeye bile başladım.

ben ne yapmalıyım?

tamamen o adamı hayatından çıkartıcaksın. en fazla bir yıl daha ağlarsın. o adamı, o adamın arkadaşlarını, yani onu görme konuşma ihtimallerini tamamen kaldıracaksın, 2 yıl sonra ağlamayı bırakıp bana dua ediceksin. seni düşünmeyen karısına değer vermeyen insandan sineğe bile fayda gelmez.

kendine sosyal hobiler edin, tamamen yeni bir hayat kur. hayatının bu kısmını hiç yaşamamış gibi düşün. hayat o kadar kısa ki, hiç gurur yapmaya değmez. sana kaltak, şerefsiz, töbe töbe, ne demişse halt etmiş demiş, salla gitsin. bak farkındaysan seni yargılamıyorum sadece diyorum ki ne yaşadıysan unut, o adamı da bir daha görme duyma, kendine yeni telefon numarası, yeni çevre vs. edin... herkes hayatında bir kere hata yapabilir, bu çok büyük bir hata da olabilir, ama ölüm olmadıktan sonra dönüşü var. emin ol şuan kafan sağlıklı değil, böyle tavsiyelere sinir de olabilirsin ama hepsi geçicektir. bu konularda fazla da açık vermesen iyi olur. yani çok fazla arkadaşlarına çevrene yaşadıklarından bahsetme. ne kadar çok kişi bilirse, geçmişinden kurtulman o kadar uzun zaman alacaktır. dünyada ne kadar iyi insanlar var yahu, neden kendini böyle hasta ilişkilerle harap edesin ki?

Bana hala ilişkinizi kurtarmaya çalışıyormuşsunuz gibi geldi. Ahlak polisi değilim, olanlardan da hiç hazzetmem ama bırakın aşık olmayı, en başta evli birine yaklaşmanız bile bu yaşananları ve hatta bin beterini kendinize layık görmeniz demektir. diğer hakaret, haksızlık olaylarına değinmeye bile gerek yok. "Bunları hak edecek ne yaptım" diyorsunuz ya, sert bir cevap yazmamak için kendimi zor tutuyor ve burada bitiriyorum.

hatalı olduğunun farkındasındır sanırım. evli biriyle olman, aldatman, seni aşağılayan biriyle beraber olman öncelikle kendine saygısızlıktır. umarım beni yanlış anlamıyorsundur.

herkes hata yapabilir, herkes kötü zamanları olduğunda yanlış bir şeyler yapabilir. çok normal. bu dakikadan sonra bence onu hayatından çıkar. kendine çeki düzen ver. bir süre hiçbir ilişkiye başlama. kendine meşgul olabileceğin güzel şeyler bul. emin ol bir süre acı çekersin ama ondan sonra hayatını normal bir şekilde devam ettirirsin. yaşının genç olduğunu söylüyorsun, bence gençliğini böyle şeyler için harcama derim.

git yalvar. "kulun köpeğin olayım" de. seni affetmesi için ne gerekiyorsa yap. bağırsın, çağırsın, vursun, kırsın hiç sesini çıkarma.

dememizi mi bekliyorsun?

ya yaşadığın bunca saçmalığa rağmen hala "ne yapmalıyım ben?" diye kendine soruyorsun ya buna şaşırıyorum ben. çıkar hayatından gitsin. yeni ufuklara yelken aç.

o olay biteli çok olmuş.
"zamanında böyleydim, şimdi böyleyim" numaralarını ancak gariban halk yer, onu da tayyip'ten yer. erkek 1 kere yer, ikinci kere yemez.

ben zamanında yalvaracağım kadar yalvardım çabalayacağım kadar çabaladım. gururumu da ayaklar altına aldım, onurumu da kişiliğimi de. her şeyimi.
kendime güvenimin kalmaması da zaten bunların sonucu.

evet yardıma ihtiyacım var. yanlış biriyle yanlış bir ilişki yaşadım ve sonucunda yapmadığım şeylerden dahi suçlandım. o kendine toz kondurmadı ama ben her şeyin sorumlusu oldum.

evet yardıma ihtiyacım var. toparlanmam lazım. depresyona girmek bütün gün mal gibi oturup durmak sürekli ağlamak istemiyorum. kurtulmalıyım. bu ruh halinden bu hayattan bu başağrılarından bu aşağılamalardan kurtulmalıyım.
yardım istiyorum sadece. nasıl barışmalıyım ne yapmalıyım değil ki sorduğum.

sakinleştirici mi alayım, bitki çayları içip bitki mi yutayım ne yapayım..
evet korkunç bir bir yıl yaşadım ama bunu en sağlıklı şekilde atlatmalıyım. ve kendimi çok güvensiz çok kötü hissediyorum bu yüzden de yardıma ihtiyacım var.
çünkü bir hayatım bir işim bir ailem var. hayatımda bir şeyleri geç de olsa kurmam lazım.
hatalarımın da farkındayım yapmadığım ama suçlandığım şeylerin de..
içinde bulunduğum ruh halimin de..

bu yüzden yardım istiyorum.
tabi ki bu adamı hayatımdan atmam lazım "bir kavanoz recel bunlarda gecer" ne güzel yazmışsın. evet bir süre ağlıycam içim yanacak ama sonra unutucam değil mi? beim buna inanmaya ihtiyacım var. hayattaki tek umudum, şuan o var dediğin iyi insanlarla da karşılaşabilmek ve yaşayabilmek. eskisi gibi, ondan öncekinde olduğu gibi yaşayabilmek.
ama ne yapacağımı bilmiyorum.

güvensizlik ve umutsuzluk işte en kötüsü. ve ben şuan tam da bunları yaşıyorum. ama toparlanmam lazım.
toparlanmam lazım.

1-telefonunu değiştir.
2-evini değiştir.
3-mümkünse işini değiştir.
4-bu adamdan (adam olduğunu var sayıyorum) koşarak kaç!
5-arkadaş çevreni değiştir.
6-düşüncelerini değiştir.
7-ne yaptım ben diye sor; ne yapacağına, bir önceki soruya verdiğin cevaba göre karar vereceksin!

git karısıyla tanış konuş hatta 3'ünüz buluşun..iyice boqa sarsın ilişkiniz..bakarsın boşanma davaları falan açılır, mahkemeler..ailen olayı öğrenir..

ya da henüz bu duruma gelmemişken hazır, eski arkadaşlarını geri kazanmaya bak..tek başına kalmamaya çalış çok fazla..istiyorsan dua et, soğuk suyla duş al sürekli..

en önemlisi bu olaydan bi ders al..

onunla bağlarını tamamen kopardıktan sonra,

otur 1 ay ağla. ama emin ol geçer. geçmeyen hiçbir aşk acısı yoktur. böyle diyorum çünkü ona gerçekten aşık olduğunu sanmıyorum. sadece ilgiye ihtiyacın olduğunu düşünüyorum. içinde bulunduğun boşluk senin hata yapmanı sağlıyor sanırım. mantıklı düşünmeye çalışırsan çabuk atlatırsın. unutma ki aşk çift kişilik bir mutluluktur; tüketebileceğin acı çekeceğin bir şey değildir.

hayvanları seviyorsan barınaklara git, kedilere köpeklere mama dağıt, onlarla vakit geçir. onların mutluluğunu görmek inan seni çok rahatlatır. biraz spor yap, hayata pozitif bak, bir kursa yazıl. ücretsiz kurs dolu etrafta belediyenin. aşkla ilgili hiçbir şey düşünme. veya al bir arkadaşını beraber atla trene, türkiye'yi dolaş. yapabileceğin o kadar çok şey var ki...

vah yazık sen ikinci olmayı kabul ederek baştan bu yolu kendin çizmişsin, ne kadar ağlasan da faydası yok.

dur madem pas atmışsın cevaplayım yine. unutursun kardeşim, garantisi benden. unutmazsan ikinci yıl bana dua etmezsin (beddua filan aman aman, sakın:)), hadi izin verdim adam tutar dövdürürsün. ne diim ben sana daha ya. bu kadar garanti verdim. yeter ki kurtul o adamdan.

bak şunu unutma ki, her normal ilişki de sorunlar olur. ama bu sorunları mantıklı insanlar aşarlar. burda normal ilişki eşiyle adam arasındaki ilişki, seni kastetmiyorum. öyle eşim beni sevmiyor, benimle ilgilenmiyor filan saçmalığına kanma. eşine ilgi gösterse, ilgi görür. yok eğer böyle bir şeyin olmayacağına inanıyorsa da o kadınla neden evlenmiş, evlenmiş hadi sonradan kadın değişmiş diyelim düşük bir ihtimalle, o zaman neden boşanmıyor? bırak o kendi kendini kandırsın, ne yaparsa yapsın, sen kendi hayatını düşün. değmez yavrum değmeeeezzzz, eşini aldatan erkeğe değmez.

inan sen daha iyi birisini bulacaksın, seni daha çok seven birini bulacaksın. şuan öyle zor bir dönemden geçiyorsun. olur böyle şeyler, çok insan bu hataya düşüyor. hayvanları seviyorsan hayvanlarla ilgilenmek ilgini biraz dağıtabilir. bir sürü şey yapabilirsin bu süre zarfında.. çok kısa sürede aklından çıkacak. emin ol sen ona tahmin ettiğin kadar aşık değilsin. kadınlar biraz onları şımartmayan, kovalayan erkeklere ilgi gösterir. bu yıllardır böyledir. bu da normal. yaşadığın şeyleri çok kişi yaşıyor malesef, çoğu insan da atlatıyor. ilaçlara filan bulaşma. en büyük çözüm yine senin beyninde. sakın anti depresan, alkol, sigara gibi ikincil sorunlara bulaşma. kitap oku bol bol. dil öğren, hobi edin. ne bileyim böyle şeyler yap. ağla bol bol açılırsın, ağlamaktan zarar gelmez. ama haplar işine yaramaz, öyle şeylere bulaşma.
bazen bazı şeyleri sindirmek en iyisidir. iyileşmek için bazı ilaçları bitkileri, burnumuzu sıkar yine içeriz ya. bu gibi:S yani idare et bu benzetmemi artık. sindir gitsin. ne demişse ne yapmışsa cehennemin dibine. o senin böyle olacağını bile bile bu işe başladı. onun eninde sonunda sarılacağı bi eşi de var. burda sen çok genç olduğun için aldanmışsın. şimdi ne dediyse ne yaptıysa göm onu bi yere. nereye gömdüğünü de hatırlama bi daha. foto filan varsa notlar başka şeyler yak sil hepsini. biraz ağlarsın belki ama sorun değil. ağlaya ağlaya yok et herşeyi. azcık ağlamayla bişey olmaz. hadi canım güveniyoruz sana bak hepimiz bu kadar yazdık, bildiğini okuma yine emi:)

bu arada dikkatini çekiyorum hiç birimiz git eşine anlat demiyoruz. başına yeni işler açma yani. bir an önce olayı kapatman senin için en güzeli. yoksa toplum önünde suçlu sen olursun. birde onun derdini başına sardığınla kalmış olursun.

Yasaman gerkiyormus boyle birsey. Odaklanman gereken sey bu durum icin cektigin uzuntu, bunları haketmedigin halde yasıyor olmandan mı kaynaklanıyor, yoksa zaten olay zinciri icinde icinden cıkmak iztemedigin iliski icinden mi uzuluyorsun?
Daha acık konusayım, kurban mısın, yoksa kutsallastırma cabası icinde misin yasananları?
Yapılacak sey bu konuda ne istediginize karar vermek gibi. Bunu yasamaya devam edebilirsiniz; bir sekilde devam eder sizin tarafinizda.. ya da askiya alır biraz dinlenirsiniz. Etrafinizdaki insanlardan destek alin. Yalniz kalmayin ve bu konudaki yogun dikkatinizi dagıtmaya calısın; anlatmak zorunda olmadan yardım isteyebileceginiz biri yoksa psikolojik danısma talep edin; cozum de en az icinden cıkamadıgınız sorunlar kadar yanıbasınızda duruyordur eminim. Bazen insan zihni kendine boyle oyunlar oynar; sanki acı cekmeyi haketmisiz gibi; ama yasam da kişiler de ve kurdugumuz ilişki degerleri bizim kurdugumuz seyler.
Zor donemecler, iyisi ve kotusuyle hepsi sizin ve degerli deneyimler.

dışarıdan bir şeyler soylemek baskalarına hep kolaydır. dolayısıyla burada soylıyecegımız pek cok sey sana acımasız ve anlamsız gelebılır. ama sunu bılmelısın kı yasadıgın sey yanlıs, hem evlı bırıyle bırlıkte oldugun hem de bu kısının sana her turlu hakaretı etmesıne ve senı assagılamasına ızın verdıgın ıcın. hala onu ıstemekle ve sana gerı donmesını beklemekle bu yanlısı devam ettırıyorsun. o adamdan sana hayır gelmeyecegını zor da olsa, acı da verse kabul etmen ve kendını ondan uzak tutmaya calısman sart. varsa yakın oldugun bır arkadasın onunla konus, ondan senı bıraz olsun oyalamasını sana destek olmasını rıca et. tek basına ustesınden gelmek cok da kolay olmayabılır. ama oncelıkle bu adamdan uzak dur! calısıyor olman guzel, en azından gun ıcınde oyalanacak bır seyın var. Psıkolojık destek alıp bu donemı ılac takvıyesı ıle belkı daha kolay atlatabılırsın. bence bır psıkiyatrla gorus. herkesın sorunlarla bas etme gucu aynı degıldır, sen ılacsız atlatamayacagını hıssedıyorsan bu konuda yardım alabılırsın. ayrıca her sey zamanla gecıyor ama sımdı, acın tazeyken bunu anlaman bıraz zor. yıne de aklının bır kosesınde bulunsun. yanlıs yolda yurumeye devam etmek ıcın dırenme, acı cekersın falan fılan ama sonra hayatın bır sekılde duzene gırer. obur turlu zamanla daha fazla boka batmaktan baska bır sey yasamazsın.

anlık ağlamalar, öfke nöbetleri, geçmeyen asabiyet, sanki bir rüyadaymış gibi hissetme hali. yiyememe, içememe, nefes alamama.. sanki bundan sonra hep daha kötüsü olacakmış gibi hissetme..
allahım noluyor bana diye düşünmekten başımın ağrısı dinmiyor.
beni yargılamadan yorum yapıp halimden anladığınız ve yardımcı olmaya çalıştığınız için teşekkür ederim. gerçekten.

inanın konuşacak bir arkdaşım var başka kimsem yok bu konuda. sanki bir kabusun içindeyim ve uyanamıyorum. yıl dönümü planları yaparken -ki onu da tek başıma yapıyordum gerçi!- şimdi ne haldeyim.
şimdiye kadar bırakacak cesaretim olmadı onu. her şeyi bile bile, göre göre cesaret edemedim. yaş farkını bilmemneyi geçtim de evli olması hep canımı yaktı, hep utandım insanlardan.
ama yapamadım. şimdiyse güçsüzüm. tek başına hissediyorum.
ama toparlanmalıyım bir şekilde.

@eleazenon: haklısın. ben onu ilişkimizi yaşananları hep kutsallaştırdım. tanrılaştırdım. şimdi ise tanrısını dinini yitirmiş biri gibiyim. ne saçma halbuki değil mi? o da bir insan!
@think martini: şimdiye kadar sesimi çıkarmadan her şeye bana her türlü davranışına izin vermem zaten bu şekilde olmamın sebebi bugün. her şey onu hayatıma sokup sokmamamla ilgili di mi? her şey benim iznime bağlı..
@trista: bana ne kadar yardımcı oldun bilsen. barınakların adreslerine baktım. gidip kedi köpek sevicem. iş yerimdeki köpeklerimizi sevicem. minik yeğenimle oynıycam. bu kalbimin üstündeki kocaman ağırlığı atıp rahatça nefes almak için her şeyi yapıcam.
@bir kavanoz recel bunlarda gecer: yok yok eşine anlatmayacağım merak etme. eşi, hayatında biri olduğunu bi şekilde biliyor. en son msn de beni sorgularken eşi yazışmaları gördü. daha önce de kimi şeyler oldu zaten. adımı sanımı bilmiyor ama biri olduğunu biliyor. hiç de bişi yapmıyor. daha önce de yaşamışlar bu tip şeyler.
1 yıl sonra sana mesaj atıcam ya da buraya yazıcam. umarım gülümseyerek yazarım. umarım kalbimin üstündeki bu ağırlık kalkar, nefes alabilmeye başlarım.

bana hala "ben bunları hak etmedim" dedi ya. ya ben? ya ben o kadar şeyi hak ettim mi? of. bu acı nasıl geçecek.

yazılacak hemen herşeyi suser lar yazmışlar..tek diyebileceğim rahatlamaya çalış ve bundan bir kaç hafta sonra bu olayı zihninde canlandırdığında şu anki kadar seni korkutmayacağından ve önemli gelmeyeceğinden emin ol...o evli adamdan kurtul.kendini işine eşine dostuna ver.sosyalleş.bir hobi edin....biraz rahatla....

118den siyami erseğin numarasını bul, oradan bağlattırabilirsin hacı...
geçmiş olsun bu arada

istanbul dışındayım. sanırım 118 sadece bulunduğum il için hizmet verebiliyor. istanbul'a kayıtlı numaralar için buradan bilgi almam imkansız.

ama deneyeceğim. sağolasın.

11811 oldu 118.

arkadaşlar telefon numarasını buldum. cevap yazan arkadaşlara tesekkürler.

kitaba nasıl izin verilmez ya? siyasi, ideolojik, erotik falan değilse bal gibi kitap götürülür de okunur da. alla alla daha neler duyacağız bakalım.

gerçi bizim de "mona lisa'nın dudakları" isimli kitabı erotik diye, üstünde kanlı manlı bir çizim olan agatha christie romanını da satanik diye almışlardı. sonra dedik "yok öyle kitap değil onlar", geri verdiler.

@kibritsuyu; çocuk da sormuş, izin vermiyorlarmış, bugün emin olmak için bir daha sorucak arkadaşım. ordaki kütüphaneden alıp okuyabiliyorlarmış sadece. yarı yarıya yasak yani:)

ilk defa duyuyorum kitabın yasak olduğunu. kanunda yok öyle bir şey, keyfi bir uygulamadır. adam bayılmak yasak esas duruşu ancak ölüm bozar diyor, normaldir yani bu da. akıllı adam işi değil zira.

ben içeri sokarken kontrol etmişlerdi, siyasi içerik var mı diye. yok, roman bu dedim aldılar. ama kafası bozuk olur nöbetçi subayın suyu bile almaz içeri öyle de cins bir yer işte.

ben acemi birliğindeyken ziyaretime gelenlerden plastik dijital saat istemiştim:)
Asker ve hediye kavramı biraz ters zaten. Saklaması dert, aşırılması yüksek ihtimal. Kitap, dergi bizde yasak değildi.
zaman geçirmeye pek uygun düşmese de hafta içi gidiyorsa iyi bir pastaneden poğaça, börek, kıymalı, peynirli lokmalık pizza tarzı şeylerde nizamiyede kantinde yemek hatta bir pakette koğuş arkadaşlarına dağıtmak için idealdir.

Sigara içiyorsa bir karton sigara. Kafadan iyi bir hediyedir, o ne lan demeyin.

@delikan76; sigara içmiyor. Kitap en guzel hediye, arkadasıma soyledım, her halukarda kıtap alıyor.

kitap işi gerip geldi bana. 96 yılında bırakın kitap sokmayı, kütüphane kurmuştum yazıcılık yaptığım odada. envai çeşit dergiler, best seller romanlar, tarih kitapları. hepsi bir rafın üzerinde diziliydi. terhisimde hepsini alıp çıktım gittim.

hatta içlerinde elif ba bile vardı. nasıl olsa boş vakit çok, kendi kendime söker miyim kuran alfabesini acaba deyip almıştım çarşı izninde.

kare karalamaca tarzı kitaplar var. iki kurşunkalem bir arı maya silgi. çok güzel oyalanıyor insanlar onlarla. onu öneririm ben

haki renkte kazak içlik atlet vs, siyah çorap =) belki ucuz mp3 çalarlardan olabilir 20 ytlye var. çalınmaya karşı ucuzu en iyisi.

Tarafsızlık çok görece bir kavram ama neyse....

www.hurriyet.com.tr
www.ntvmsnbc.com

bbc'nin türkçe servisi ve internet sitesi de var galiba.

hürriyet mi? tarafsız mı? etme gözünü seveyim.

haklısınız hürriyet'in tarafsızlığına çok itiraz etmeyeceğim ama dediğim gibi tarafsızlık çok tartışmalı ayrıca bence tarafsızlığın ne olduğu ve iyi bir şey olup olmadığı da tartışmalı. konu bağımsızlık olsa bir dereceye kadar tamam.

ama evet yine hurriyet diyorum. medyanın büyük çoğunluğunun açıkça iktidardaki siyasi partiye göbekten bağlı olduğu ve propagandasını yaptığı bir ülkede medya organı arıyoruz. Sanki çok fazla seçeneğimiz varmış gibi. Sen örnek versende biz aydınlansak??

bu ortamda en makulu ntvmsnbc.com. tabi %100 tarafsız değil. hürriyet belki de son seçenektir tarafsızlıkta. unutmadan, anadolu ajansı var. gayet başarılı,tarafsız sayılır. ntv'den sonra gelir bence.

www.aa.com.tr

www.bianet.org

reuters, anadolu ajansı gibi yorum katmadan yayınlayanlar hariç, az veya çok tarafgirlik bulunur.

Bu arada ajans olarak, kadrolaşmanın olduğu anadolu ajansı yorum katmaz ama akp lehine eksilttiğini gördük. "bilal gitsin askere" protestosu, ya da tayyip erdoğan'ın "terbiyesizlik yapma lan" fırçası aa'nın görmediği haberlerden bazıları.

tarafsız medya diye bir şey yoktur. bana tarafsız gelen bianet size taraflı gelecektir, size tarafsız gelen hürriyet(!!) bana taraflı gelecektir.

eğer salt doğru habere ulaşmak istiyorsanız tarafsız medya aramak yerine tüm medya kollarını takip etmeniz ve kendi mantık süzgecinizden geçirmeniz gerekir. medya adı üstünde "bilim" değil yani.

ben bianet de okurum, vakit de evrensel de, yeni şafak da...

aynı haberin nasıl şekillere sokulduğunu görmek için birebirdir, çeşitlilik... ama şu da var haber kavramınız nedir?

ben kocaeli sanayi bölgesindeki işçi gençlerin eylem hazırlığı yaptığı haberine pür dikkat kesilirken başka biri umursamayabilir. zaten böyle haberler de genel medyada yer almaz...

bianet filan okumanız lazım.

www.bbc.co.uk

misir carsisi yani.

kadıköy sahildeki starbucks'tan yukarı doğru yardırın. mercan kokoreç falan var solda onu geçin. dört yol gibi bir yere geleceksiniz. ortada böyle oturacak yerler falan var. onu da geçin, tam karşısındaki sokaktan yukarı doğru yürümeye devam edin. o sokakta sağlı sollu dükkanlar var. yeri kolay da ben iyi tarif edemedim galiba. neyse artık.

bir dönem burada vardı şimdi kalktı mı kalkmadı mı bilmiyorum, kadiköy çarşıda migros var. ona sırtınızı verin ve sağa doğru 15-20 adım sonra fırat pasajıydı sanırım bir pasaj var. içeride satıyordu bir dükkan. ama açık mıdır bilemiyorum şu an.

kadıköy'de ben de aramıştım bolca ama coffee and cigarettes'ın bahsettiği yerler dışında düzgün bir yer(orda sadece iki dükkan var gerçi)

neyse ben size kadıköy'den eminönüne geçmenizi tavsiye ederim. geçtikten sonra bir kaç kişiye sorun size akvaryumcuların yerlerini gösterecekler yürüme mesafesiyle 5-10 dk'yı geçeceğini sanmıyorum. bolca akvaryumcu var. istediğinizi bulursunuz.

Alışverişin çapı bir kaç lepistesle sınırlı kalmayacaksa Mısır Çarşısı taraflarına gitmekte, alışverişin çapı çok büyükse www.bilyap.com.tr gibi sitelerin forumlarını takip etmekte fayda var. Sahildeki dükkanlardan biri de (sanırım sel akvaryum) tepe nautilus'un oraya taşındı kudret göz hastanesinin yanında köşede ama fiyatları ne derece uygundur bilmiyorum.

masaüstü sağ tık > görünüm > gelişmiş buradaki bir şey değiştiriyordu ama hangisi bilmirem. çok yardımcı olamadım ama başlamak yarısı.

pek fark eder mi bilmiyorum ama sistem nedir?

xp

@goksuyu'nun dediği yerdendir o zaman hafızam beni yamultmuyorsa.

valla o iş nasıl olr bilmem ama rocket dock diye bir masaüstü yazılımı var. beleşdi bildiim kadarıyla. gayet kullanışlı bir şey. herhangi bir indirme sitesinden bulabilrisin

tüm hdd ye format atarsan temizlenir :) ama sadece c ye atarsan d'ye yada diğerlerine hiç bir şekilde girmemen gerekir virüsü temizlemeden yoksa tekrar yayılıyor. diğer sürücüyü açman yeterli oluyor virüsün tekrar yayılması için.
bence, önce sistem geri yüklemeyi kapatım bilgisayarı güvenli modta başlatıp antivür* kurarak taratmayı dene. yemezse c ye format at. :(
umarım çözüme katkısı olur.
sormak istediğin bir şey olursa mesaj atabilirsin.

c'ye format at. formattan hemen sonra d'ye girmeden sağlam bir antivirüs yükle, d'ye girmeden tarat onu o şekilde düzelir. c'nin sistem dosyalarına bulaştığı için silmez, silerse de windows göçebilir. yani format gerekli. ha yakın zamanda olduysa sistem geri yükleme yapıp bir tarat sistemi(antivirüs ile) düzelebilir.

bunun ilacı combofix'tir. ufacık bir şey zaten yükleyip çalıştırın görev yöneticinizi düzeltir. onunla olmazsa format kaçınılmaz oluyor.

ctrl shift esc yap.

vapurla karaköye geçeceksiniz.

vapurla karaköy ya da kabatas
kabatasta ve karaköyde vapurdan indigin yönde tramvaya bin
nerdeyse tam önünde durak var ama her iki yöndende kacinci durak oldugunu bilmiyorum
istersen yürüyebilirsin de mesafa fazla degil

kadıköy'den kabataş'a vapur yok. karaköy'e bin. on dakika yürürsün en fazla. tramvaya binmeye değmez bile. ama yağmur yağıyor o da var tabii. karaköy'den bir durak sonra oluyor. aman ha eminönü tarafına doğru gitme.

kadıköyden kabatasa vapur var
ido dan kontrol edebilirsin
ben her iki güzergahi herhangi birini kacirirsan diye yazdim

haftasonu gideceğinizi varsaydım (kıvırıyorum burda). haftasonu vapur yok sadece haftaiçi var.

git git tam vaktiymıs. beynını izne cıkarırsın.

kısa dönem? uzun dönem?? nedir ???


asteğmen olacaksanız gidin. keyfiniz yerine gelir.

çok renkli bir hayatı -ya da en azından daha iyi zamanları- bırakıp gitmek daha da zor olacaktır. misal ben öyle bi zamanda gittim askere. Geldim,hepsi yalan olmuş.o daha bi koyuyor adama.

hayatim dedim gibi bombok..biseyleri degistirmek istiyorum ama artik cesaretimde kalmadi buna. butun bunlarin ustune askerde cildirmaktan korkuyorum..

hiç bişi olmaz. kapıda beynini bırak. tezkereyle beraber nizamiyeden çıkarken al. tavsiyem şöyle düşün hayatına bir boşluk verdin ve boş bir dönemini yaşıyosun. bari o boşlukta askerliği aradan çıkarıyım. zor zamanlarda farklı şeyler yaparsan zor dönemi daha da kolay atlatırsın.

ama askerlik daha da güçlü olmanı da gerektirebilir psikolojik açıdan. son karar senin zaten

Kısa dönem gideceksen hiç durma bence. Asteğmen çıkarsan da aynen arkadaşın dediği gibi keyfin yerine gelir, para pul, düzenli hayat vs.

askerlikte karşılaşacağın koşullar düşeceğin yere göre değişir. mümkün olsa da askerliği bitirip gelmiş/yapmamış olanların değil de kışlada olanların düşüncelerini alabilsen.. :) benim tavsiyem kendini hazır hissetmiyorsan gitmeyi düşünme. zorlayıcı tarafları var. alp dağları'na tatile gitmiyorsun ki kafa dinleyesin. sorunlarını halledip gidersen karşılacağın güçlüklerin üstesinden daha rahat gelirsin. aksi taktirde en ufak bi olumsuzlukta normal bi insanın vereceği tepkiden fazlasını vereceksin. askerlikte tepkileri dışa vurmak zordur, kontrollü olunması gereken bir ortamdır. gençlerimizi askerden soğutmadan bu kadar cevap yazabildim (malum yasalar var) ama derdimi anlatabilmişimdir umarım.

şu bakımdan iyi gelir. oraya gidince o kadar ufak şeyleri sıkıntı etmeye, o kadar ufak şeylere sevinip, üzülmeye başlayacaksınız ki bir süre sonra rahatlatacak bu sizi. herhangi bir ontolojik sıkıntınızı düşünmeye fırsat kalmaz misal, oturur çarşı izni var mı bu haftasonu diye stres yaparsınız en fazla. normalde çok fazla kafaya taktığınız şeyler zihninizden uçup giderken ömrünüzün geri kalanından zerre sknizde olmayacak şeyleri dert etmeye başlayacaksınız. emin olun çarşı izni stresi her türlü varlıkbilimsel sıkıntıdan iyidir :)

bir de söylemezsem dayanamam, "kendime özgüvenim kalmadı" olmaz be abi. "kendime" fazla orda, adı üstünden özgüven. öz diyor bak :)

coffee and cigarettes haklısın oz fazla olmus yada kendıme fazla olmus. kafam iyiydi, ondandır.

hiçbir şey olmaz demek yanlış olur. ama bir şey olmaz. şöyle ki; 13 sene kedi besledim. aşıları, parazit tedavisi falan tam olmasına rağmen bizim yediğimizi de yedi, öyle ciks mamalar yoktu o zaman, ya da vardıysa bize kimse bir şey söylemedi veteriner dahil, viskas kuru maması yedi, çoğunlukla kuzu akciğeri (pişmiş) yedi hatta. yaşlanınca ciğeri beğenmez oldu, viskas konserve maması yedi. kilo problemi dışında da problemi olmadı. elimizi de tırmaladı, parçaladı, kan revan içinde bıraktı, sakalımızı uzatınca yaladı, koymumuzda uyudu. ama 3 kişilik aileden kimse kedi yüzünden hasta olmadı.

tüyü gaçar kist yapar, ciğerin tıkanır, nefes alamazsın falan bunlar geyik. öyle şeyler olmaz. ama sonuçta içine işeyip sıçtığı kumuna patilerini sokuyor. hatta hart hurt diye bokunu örtüyor. sonra o ellerle gelip üstümüze çıkıyor. gerçi bir yere yerleşince yalayıp temizliyor patilerini (salyası antiseptiktir) ama gelip benim kucağıma boklu elleriyle basıp yerleştikten sonra yalanıyor. kaka yaptığı poposunu da yalayarak temizliyor, sonra da o ağzıyla gelip sakalınızı yalıyor mesela. hah bu esnada mikrop kapılabilir. ama kediden değil yani bokuna elleyip akabinde size sürtünen, sizi yalayan her canlıdan kapabileceğiniz bir mikrop bu. herhangi sağlıklı bir insan da kıçını silip o ellerle size ellese aynı risk.

kedi tüyü kist yapabilir, ama aşı yapılınca bu tehlike tamamen ortadan kalkıyor. diğer hastalık ve parazitler için de aşısı yapılıyor. evin içinde yediği içtiği belli tertemiz hayvandan başka da hastalık geçmez.

kediler zaten temiz hayvanlardır, durmadan yalanıp temizlenirler. tükürüklerinde dezenfekte madde vardır, o yüzden kedi temiz midir diye düşünmeyin.

tuvalet kabını haftada bir filan güzelce çamaşır suyu ile yıkayın.

sık sık da yavrunun kulak içlerini, tırnaklarını filan kontrol edin. herhangi bir hastalığa yakalanıp yakalanmadığını çabuk anlarsınız.

dert etmeyin başka bişeyi.

alerjik astım risk grubundaysanız tehlikelidir. ben yanaşamıyorum kendilerine.

kibritsuyu'nun anlattıklarından sonra, ömür boyu kedi beslemeyi düşünmüyorum :)

ay pekte şekermiş canım bunu mıncıklamadan durmak için sorunlu olmak gerek bence. samimi ol samimi. hayvanlarla yaşamak bağışıklık sistemini güçlendirir ve uzun vadede astım hastalarına yararı oldugu bile soylenir.

şu hayatta "bundan hiç bir şekilde hastalık kapılmaz" denecek çok az şey vardır herhalde.
dışarıda bir yerde salata yersiniz , et kestikleri bıçakla marulu doğramış olurlar, buyrun size mikrop buyrun size toksoplazma..
kedi ve hastalık dendiğinde akla ilk toksoplazma gelir , o yüzden bu örneği verdim. bu konuda kediler günah keçisi ilan edilmiş durumdalar. halbuki aşıları yapılmış , iyi mamalarla beslenen , sokağa çıkmayan ve çiğ et verilmeyen bir kediden size hastalık bulaşma ihtimali imkansız gibi bir şeydir.. imkansız değildir elbette, ama çook uzak bir ihtimaldir yani.

kedi tüyü yutma meselesine gelince... bir kediyle yaşayan ve tüyünü yutmayan insan yoktur. ama dediğim gibi , aşıları yapılmışsa, yuttuğunuz tüy , sizin saçınızdan çok daha zararsızdır inanın buna.

tuvalete girdikten sonra o patilerle bize dokunma konusunda da yapacak bir şey yok. kedilerin dünyanın en temiz hayvanı olduğunu , ömürlerinin dörtte birini yalanarak geçirdiklerini ve kedinin ağzının içinin ortalama bir insanın ağzının içinden çok daha temiz olduğunu düşünmelisiniz.. çok huylanıyorsanız , kedi kişisi tuvaletten çıktıktan sonra, bebekler için kullanılan ıslak mendillerle patilerini silebilirsiniz. ama bence gereksiz yani.

senelerdir sokaktakilerle iç içeyim , evde iki kedim var , ağız ağıza yaşıyoruz , birlikte uyuyoruz , toksoplazma da geçirmedim , hiçbir hastalığım da yok.. tanıdığım hemen hemen herkesin kedisi var, kimsenin de bu sebeple bir hastalık geçirdiğini duymadım.
genelde büyüklerin felaket senaryolarında olur o "bilmemkimin oğlunun yeğeni kedisinin tüyünü yutmuş,kist çıkmış, ameliyat olmuş..bıdı bıdı" hikayeleri...iyi bakılan, sağlıklı bir kedinin böyle bir senaryoya sebep olması pek duyulduk şey değil.

o yüzden, içiniz rahat olsun.. "hakkaten o kadar" rahat olabilirsiniz yani. bişiycik olmaz.

güzel kedinizin göbeğinden ve altı ayrı memesinden öperim efendim :)

şimdi bu kedi yalanıyor, temizleniyor. ben gidiyorum ay yavrusu, canım benim diye okşuyorum. 2 dakika önce de atıyorum puaça bişi yemişim, elim hafif kokuyor, yıkamamışım daha.

bu kedi kişisi ters ters bakıyor, sonra ona dokunduğum yeri tekrar tekrar yalıyor. anlayın yani nasıl temiz olduğunu. elim temiz ama hafif bir koku var diye tekrar yalanıyor kerata. beğenmiyor beni.

kedi beslemeyi düşünmemezlik etmeyin. temiz hayvanlardır. ben sadece olabilecek mikrop kapma olasılıklarını söyledim. aynı olasılığın insandan insana da olabileceğini söyledim. kakasını örtmesi de temizliğindendir. içgüdüsel hareket. ortalıkta bırakmıyor. örtüyor, sonra da iyi örtmüş müyüm diye kokluyor. gerçi biz örtüp temiz kumu mundar etmesin diye örtmesini engelleyip kediyi kumdan kovalayıp, kakayı kürekle aldığımız için örtme güdüsü ileri yıllarda köreliyor. örtmemeye başlıyor. popsunu da ellerini de, tüylerini de yalayarak temizliyor. tükürüğü antiseptik, mikrop barındırmıyor.

peki ben kediyi yalasam ?

niye yapasınız ki böyle bir şeyi :)

74.125.77.132

kurulu bir programın ayarlarının saklı olduğu dosyadır(veya medya dosylarınla ilgili bilgiler-klasör için, klasöre resim gömme cart curt) silme. rahatsız ediyorsa gizle. rapid uploadır da öyle yapıyor ben de gizliyorum. göz görmeyince bir şey olmuyor, zararsızdır.

_desktop.ini diye de bir virüs varmış. isme dikkat.

@sanal uyku evet evet ben de ondan tırstım ama gizle deyince kayboldu virüs değil snırım sadece desktop.ini zira

tikirdayan disk can cekisiyordur. fazla zorlamdan data rescue islemlerine baslayiniz. hangi isletim sistemi? mac icin Data Recscue II, Disk Warrior var. windows icin buluruz bi$iler

xp.

neden can teslim ediyor peki kendisi. derdi nedir acaba durup dururken.

mekanik aksamin bir omru var, onu doldurmustur. icinde dakikada 5400 (10000'e kadar yolu var) devir yapan bir disk var.

surada data rescue programlari var:
www.versiontracker.com

farkettiysen hepsi parali, ama benim memurum isini bilir ;)

bir de bu isi parayla yapanlar var, istersen onlara da teslim edebilirsin.

günübirlik tura çıkın, tur görevlilerine de durumdan bahsedin, size bir şeyler önersinler.

hiçbişey yapmayın tam sürpriz olsun.

daha önce yapmadıysanız yemek yapın.

gezme tozma işini pek sevmez. çok kalabalık ortamdan hoşlanmaz. sinema sevmez. yani sosyal aktivite içeren olaylara pek giremiyoruz. teşekkür ederim genede.

edit: yemek zaten pek yapmayız, yaptığımız zamanlarda ben yaparım genelde, sürpriz olmaz yani. :)

pırlanta al,

kesin şaşırır, sana saçma gelecek ama erkek gibi düşünme, sor bak herkese şaşırmazsa adam değilim. kalıbımı basarım, yemin ederim.

hem uğraşmazsın yok turdu, bavuldu, hem daha ucuza gelir hem 20 dk da falan kurtarırsın olayı.

ama şu da var, önünde uzun yıllar varsa, daha yeni evliysen gelecek yılları riske atma, çünkü seneye gene bana süpriz yap dicek, daha iyi bilmen lazım bir kere kolu kaptırdın mı hanım milletine bacak da gider.

@thefirstfbli: 4 yıl oldu evleneli, bu yüzden sürpriz istiyo zaten. pırlanta mantıklı aslen. hatta evlenirken almamıştım ama sözüm vardı, olabilir. başka önerilere de açığım halen tabi ki. :)

Para durumuna bağlı olarak değişir. şimdi sürpriz yapılmasını kendisi istediği için bir şeyler bekleyecektir. ama gerçekten bir sürpriz yapmak istiyorsan, bir sürprizin arkasına başka bir sürpriz gizlemelisin. yani o "aha sürpriz buymuş" dediği anda asıl sürprizi patlatmalısın. bi film de mi kitaptamı ne adam bi sürü uçan balonun içine notlar yazmıştı. ortadan kaybolmuştu kızda eve girince uçan balonları patlatıp içindeki notlarla hareket etmişti tabi balonun dibinde bir ine ve notları izle diyordu. sende bi video kamera alıp, onun yakın çevresindekilerle kısa ve güzel doğum günü notları kaydedersin görüntülü olarak. interneti filanda kullana bilirsin bu iş için. sonra notlarla yönlendirip videoyu izlemesini sağlarsın sonra ne bileyim ortaya filan çıkarsınız işte biyerlerden :D zor işin ama düşününce yapıla bilecek o kadar çok enterasan fikir var ki.

%90 oranında bu sürpriz meselesi erkekler için ps3, kadınlar için pırlanta demek oluyor. %10'luk kısma girdiğinize inanıyorsanız lunaparka götürün.

madem sakinlik seviyor ağvaya yeşilçaya götür.odanızı önden hazırlamayı unutma ama.

ben de eşimden bir sürpriz istiyorum aynı böyle ama o bir türlü anlamıyor !

bence kesinlikle bir yere götür. 2 günlük şehir dışı bir yer olur, imkanın varsa yurtdışı olur. pırlanta filan sürpriz sayılmaz bence. yine de sen bilirsin..

paraya kıyarsanız, helikopter turu diyorum hala:
www.istanbul.net.tr

bir kulaginin ust kismini kesip hediye olarak verebilirsin. garanti surpriz olur, bir daha da istemez omru boyunca surpriz murpriz...

bana sürpriz yap talebi de ilginçmiş. yapacağı varsa da hevesi kaçar yahu insanın. öyle siparişle sürpriz mi olur.

şimdi bence bir yere götürsen falan, o gezinin sonunda bir hüzün saracak yengeyi. böyle bir şeye ne kadar hasret kaldığını falan düşünecek. eğer gezme işini periyodik olarak yapmaya başlamayı düşünmüyorsanız bence iptal edin, ve paraya kıyarak çok özel hissettirecek bir şey alın ona. ama yok haftalık/aylık gezme işini yaparız diyorsan bu doğumgünü iyi bir başlangıç olabilir.

bence sevdigi ve uzun sure gorusmedigi birini hatta birkac kisiyi karsisina cikarabilirsiniz veya surpriz bir sekilde cikarlar ve dogumgununu kutlarlar. gozlerinden yas gelir kesin ve senin boynuna sarilir ve der ki "hayatimdaki en guzel surprizdi" der.. o sirada cebinden pirlantayi cikarip parmagina takarsin... hayatinin en guzel gunu olur..

teşekkürler arkadaşlar. bu öneri olayı ufak ufak cosmopolitan dergisi tavsiyelerine dönmeden bitirelim en iyisi. yüreğinize sağlık hepinizin. :)

daha yeni mi giriyor yahu o film gösterime. ya da giriyor mu nerden duydunuz. tarsem singh'in the fall'ı değil mi bahsettiğiniz. geçen sene ifistanbul'da gösterilmişti. vizyona hiç girmedi diye biliyorum ben. girmez de herhalde bundan sonra. 2006 yapımı film. dvd'si alın izleyin beklemektense.

DVD'yle felan heder etmek istemiyorum o görüntüleri. Hep bekledim bi ara gelir illaki diye ama off ya offf. sinema kapatmak lazım.

türkiye garip bi ülke.. eternal sunshine of the spotless mind da 2004 yapımı olmasına rağmen 2006'da vizyona girmişti. çok beğenildikten sonra vizyona koyabiliyolar bazen. izmit'te herhangi bi sinemada vizyona girer mi bilemem ama belki kafalarına eserse istanbul'da vizyona girer.

doğrudan pdf olarak tarayabilirsiniz yazıcının yanında verilen cd yi kurarak. hatta pek çok farklı formatta taranabiliyor. hp çözüm merkezi diye bir şey çıkıyor onu kurunca. bir de "önerilen" olarak değil de "gelişmiş" seçeneği ile yükleyin.

ben adobe acrobat kurarak cozebilmistim. reader da olmuyor. direk acrobat lazim. ama nette arastirirsaniz bedava programlar da halledebiliyor.

torrentlech, torrentbytes, zamunda, arena-tr'de yok..

1. bolumdeki sorun bunda da var diyorlar. o sebeple belki dusmeyebilir. birileri oturup ugrasirsa duser.

torrent'i bilmiyorum da sharebus'da var rapid olarak.

edit: gördüm sanki sabah ama emin olamadım şimdi. girilmiyor da sharebus'a.

beni birak saraba bak dayi;

abi linkler bozuk yazmışsın. (bi arkadaşım da rapid linki istedi, o'na vericem de :] )

divxplanette altyazısı bile çıkmış. s05 promo die geçio ama gel gör ki hala link yok. sharebus çökmeden önce linkleri almış olan varsa eğer bizlerle paylaşırsa manyak sevaba girer.

linkleri düzelttim. çalışıyor filmler. görüntü kalitesi iyi. ama detaylı olarak atlama var mı diye bakamadım aradan görmek istemediğim sahneleri görmemek için. altyazı bekliyorum.

promonun ed2k linkini vereyim. zaten ufak oradan indirebilirsiniz.

ed2k://|file|LOST.S05.Promo.WEBRIP.XviD-FTVD.avi|10418044|EEE8B3491E88A3488BA31D01581C2497|/

sharebus aksama anca duzelir bu gidisle :)

@entrapmen
senin dediğin 7 dakika olan promo mu? divxplanette aynen şöle yazıo;
"Sezon : 5 Bölüm : Promo
LOST.S05.Promo.WEBRIP.XviD-FTVD | Süre 1,16 dk. Videonun linki ShareBus'da."
bunu bulabilsek keşke.

sharebus'a girilebiliyor su an ve orada 00'a iliskin bir sey yok gorebildigim kadariyla. 01'a ait mkv sunumlar vs gelmeye basladi. 00 belki aksamin ilerleyen saatlerinde gelir.

@spirit crusher; indirmedigim icin bilemiyorum.

su linkten altyazısı ile izlenebilir.

www.dailymotion.com

umarım eksi duyuruda dailymotion link vermek yasak degildir.sakata gelmeyelim:))

hayir canim olur mu oyle sey? biletler isme de tahsis edilmiyor. istedigin gibi satabilirsin, sattigin kisi de rahat bir sekilde girer. ben mesela basvurumu yaptim, iki tane kale arkasi icin ama finale galatasaray cikmazsa pek gidecegimi sanmiyorum.

@ne nicki be
hayır isme tahsis ediliyor. iki bilet alıp ikisini de satamazsınız. yanınızda istediğiniz kişiyi götürebilirsiniz ama bileti satın alan kişi olarak sizin orda bulunmanız gerekir.

6.4 BAŞVURU SAHİBİ, BİLETLERİ YALNIZCA KENDİ KİŞİSEL KULLANIMI YA DA MİSAFİRİNİN KİŞİSEL KULLANIMI İÇİN SATIN ALACAKTIR. DİĞER HER TÜRLÜ KULLANIM YASAKLANMIŞTIR. BAŞVURU SAHİBİ BİLETLERİ BAŞKA BİR KİŞİNİN TEMSİLCİSİ OLARAK SATIN ALMAYACAKTIR.

6.5 BAŞVURU SAHİPLERİ BİR (1) BİLETİ KİŞİSEL KULLANIM İÇİN TUTACAKLAR VE KALAN BİLETİ NOMİNAL DEĞERİNİN VE DAHA ÖNCEDEN BELİRLENMİŞ OLAN EK ÜCRETLERİN TOPLAMINDAN DAHA FAZLA OLMAYACAK ŞEKİLDE MİSAFİRİNİN KİŞİSEL KULLANIMI İÇİN DEVREDECEKTİR. YALNIZCA YUKARIDAKİ CÜMLEYE TABİ OLANLAR İÇİN, NE BAŞVURU SAHİBİ NE DE MİSAFİRİ, BİLETİ UEFA’NIN ÖNCEDEN YAZILI ONAYI OLMAKSIZIN SATAMAZ, SATIŞA SUNAMAZ, HER NE ŞEKİLDE OLURSA OLSUN (TEK BAŞINA YA DA DİĞER ÜRÜNLERLE BİRLİKTE) AÇIK ARTIRMAYA SUNAMAZ, YENİDEN SATAMAZ YA DA BAŞKA ŞEKİLLERDE DEVREDEMEZ.

yok isme tahsis falan denilip her sene yalan olan bir seymis arastirdim ogrendim.

sampiyonlar liginde de oyle denmis, fakat turklere ayrilan tribunlerin tamami liverpoollular doldurmus kimse de kimlik falan sormamis..kolay mi o kadar kolay heyt be..

dedikodulara gore mactan 2 saat evvel taksimde biletler 2000€ dan gitmekteymis..

g mail için değil de aynı şekilde bir kişiden gelenler ve gidenler için kural oluşturup dosya tanımladım, ancak gelenler o dosyaya düşerken gidenler aynı zamanda sent items'e düşmeye devam ediyor. hazır mevzu açılmışken bir el atın yav. ne ettiysem olmadı. sent items'e düşmemesi için ne yapmak lazım.

kural bölümünden, move messages with specific word in the subject to a folder' ı seç.
daha sonra ileri ye tıkla. gelen pencereden with specific words in the senders adressi seç. oraya gmail adresini seç. sonra taşınmasını istediğin klasörü seçince olur.

karsi ataga gecin, siz de isteyin.

-sharon abla, kalemin benim olabilir mi?
-olabilir ama kalemkutun da benim olur.
-eööö, neyse..

hayır demeyi bilin, eğer hayır diyemiyorsanız sakın ola lise düzeyinde öğrencilere ders vermeyin, aman ha.
(bkz: hayir demeyi bilmek)
ailesi ile iletişime geçin bir de.

şöyle de olabilir. sizden bir şey istediğinde ona şart koşun. şu soruyu bilirsen istediğini sana verebilirim gibi. bilemeyeceği zorlukta sorular hem kafasını meşgul eder hem de bir süre sonra yorulup istemekten bıkar. ilk başlarda yanlış üslup seçtiğinizden ötürü bir anda hayır demek çocuğun sizin hakkınızdaki düşüncelerine blok çekebilir, onca emek boşa gider. ayrıca 8 yaşındaki çocuk için 70 iq az mı çok mu bilemedim. övülmeyi beklemek de zekası hakkında bir yargıya ulaştırmadı beni.

istediği şeylerin size gerekli olacağını ve kardeşimizin istediği nesne eğer sizde olmazsa/bulunmazsa sizin X işini (x ten kasıt: o nesneyle yapılan iş, oluş veya hal)yapamayacağınızı belirtirseniz sanırım anlar.

la traviata'nın söylediği çok doğru. Benim annem emekli anasınıfı öğretmeni ve öğrencileri için aynı şeyi uyguluyordu. Kendiniz için yapılmasından hoşlanmadığınız bir davranışı başkasına yapmayın derdi. İşte empati böyle bir şey...

daha 8 yaşındaki birine söz geçiremiyorsanız ,birde bunların lise versiyonu vardır ki dikkat.Hayır diyin efendim ve ayrıca la traviata çok güzel söylemiş onu uygulayın.

mülkiyet hırsızlıktır deyin :)

yahu kızın iq'su 70 demiş daha ne olsun? o yaşa göre düşük bir değer.

la traviata'nın metodu normal iq'dakilerde bile işe yarayacağı garanti değil. bu öğrencinizde de yarayacağından şüpheliyim.

bildiğim kadarıyla bu gibi durumlarda karşındakine normal iq'daymış gibi davranmak en doğrusu. o zaman karşıdaki de kendini normal bir birey gibi hissetmeye başlayabilir.

70 iq o kadar düşük ki, 68 olsa zihinsel engelliler okulunda okuması gerekecekti...
"hayır demeyi bilmek" olayı değil biraz, hayırı nasıl diyeceğini bilmek.

bence tehdit edin, annesine söylemesi ihtimaline karşı bir tehdit daha edin. çocuk deli olsun, bişey de söyleyemesin kimseye. kimse bakmazken çok kötü davranın, başkaları varken melek gibi olun. ben öğretmen olsam bunu kesin bi çocuğa yapardım.

çok pahalı onun kursları. adam gibi bir kaç yer var onlar da ciddi rakamlar telafuz ediyorlar. 3d max biliyorsan kendi kendine azimli bir çalışmayla çözersin sanki. programı anlatan materyaller olması lazım nette. bayağı bir vakit alır ama. bir de çevrende bilen birisi olsa iyi olur takıldıkça sormak için.

rhino tarzı program kullanmadım hiç ama öğrenebileceğimi düşünüyorum b.sayara yatkınlığım var sonuçta. belli bi zaman önce de deneme sürümünü indirip kurcalamıştım biraz. sonuçta bi de - tabi ki gerekli altyapıyı aldıktan sonra - insan karıştırarak, uğraşarak öğrenebilir diye düşünüyorum. insanlar kendi kendilerine ne programlar, ne yabancı diller öğreniyor sonuçta. kıvırırım bu işi gibime geliyor ve fakat nerden nasıl başlayacağımı bilmiyorum.

ben de kendi çapımda böyle programlar öğrenmeye kasan bir insanım. internette "rhino tutorial" diye aratırsan baya bir şey bulabilirsin.

bir sürü ilaç var farklı etkileri olan. isim verirseniz daha sağlıklı cevap alırsınız.

sıkıntılı olduğum dönemlerde konuşma isteği sıfıra iniyor bende.iş hayatım,sosyal ilişkilerim etkileniyor.mümkünse buna çare olabilecek bir ilaç mevcut mudur?

prozac gibi ilaçlar ziyadesiyle güçlü. dozu bünyeye göre bir çay kaşığı filandır ama tüm konuşma, düşünme, seri hareket etme yeteneklerini siler süpürür. uzak durulması gerekir

bir antidepresan deneyimi > > > (bkz: #15038908)

"depresyon ilacı" ne ya :)

"rahatsızlık hapı" gibi.

yüzlerce çeşidi var. lustral, paxil, anafranil, seroquel, xanax gibi başlıklara şöyle bir göz gezdir az biraz fikrin olur bence.

ssr başlığı da işine yarayabilir.

(bkz: prozac)

dozu bünyeye göre ayarlandığında işe yarar.yoksa fena.

b vitamini konsantrasyonları kullanabilirsin ilaç kullanmaktansa? b vitaminleri merkezi sinir sistemini düzenleyen vitaminlerdir. hem stresi azaltır hem yüzüne bi tebessüm gelir hem de beyin fonksiyonlarını düzenlediği için zeka açar. vücutta depolanmayan bi vitamin olduğundan doz aşımı mümkün değil (birkaç ay boyunca avuç avuç kullanırsanız anca)

teşhis konuldu mu,yoksa kendi kendinize depresyonda olduğunuza karar verip ilaç kullanmak mı istiyorsunuz ? Lütfen bir hekime muracaat edin ve onun verdiği ilaçları kullanın.

elbette bi doktorla görüşecem canım o kadar da değil..arkadaşlar asıl öğrenmek istediğim şu:nasıl bi ruh haline sokuyor genelde bu ilaçlar?

ben 1 ay zyprexa kullandım tabi doktor tavsiyesi üzerine gerçi depresan mı tam anlamadım sinirliyim diye vermişti :) mahvetti bu ilaç beni iyice obur oldum şişmanladım çok fazla uyuyp tüm gün yorgunluktan ölmüş gibi yattım beynim solucan olmuştu gerizekalı gibi dolanıyodum ortalarda bide erken yaşta alzeimer yapıyomuş depresanlar

ziyadesiyle apatik bir insan yarattiklarini soyleyebilirim. uzulunecek seye uzelemessin, mutluluk dedigin eskiden hissettigin gibi olmaz, yeterince hissedemessin falan. antidepresanlar aliskanlik yapmaz ama birakirken bir kac gun-hafta "withdrawal (birakma??) semptomlari yasayabilirsin ki bu da aynen ilaca baslarken yasadigin bulanti, bas donmesi, anksiyete vb seyler olup gecer. biraktiginda eski sen gibi hissettemeye donebiliyor musun; orasini ben de merak ediyorum.

bir psikiyatr ile görüşmeniz daha iyi olur bence. zamanında risperdal kullanan bir arkadaşım vardı. pek verimli bir hayat yaşayamıyor. sizin sorununuz daha hafif gibi geldi bana ama. bir de bitkiler var . sarı kantaron var mesela bildiğim.
Allah yardımcınız olsun..

bizzat tecrübesine sahip olmasam da depresyon ilacı kullanıp bırakan bir tanıdığım var ve omega 3 kullanarak sorununu atlattı. hatta söz konusu ilaçları yavaş yavaş bırakması gerekirken birdenbire bıraktı be hiçbir yan etki de yaşamadı omega 3 ve vitamin desteği sayesinde. yani tavsiyem şiddetle omega 3 kullanmanız olur. böylece ilaç kullanmayarak sorununuzu çözebilirsiniz..

olma mı?

www.amblesideprimary.com

www.numberempire.com bu var mesela bunda bir sonraki asal sayıyı da gösteriyor sana. genel olarak bakmak istersen;

www.google.com.tr

bundan yıllar önce asal sayı türeten bir denklem bulduğumu iddaa ederek yanına lise matematik hocamın yanına gittiğimde
"karesini al 12'ye böl kalan 1'se asaldır."
demişti denklemin doğruluğunu test etmek için. ispatlamaya kalkmadım ama denediğim rastgele büyük rakamlarda tutmuştu.
not: ispattan anlamadığım için denklmemi daha bilim dünyası ile paylaşmadım. varsa güvenilir bir ispatçı beri gelsin.

"karesini al 12'ye böl kalan 1'se asaldır." teorisi ispatlanmamış bir şey diye biliyorum. her zaman doğru sonuç vermiyor olması lazım hatta.

ortakapı: alkım'dan yukarıya doğru çıkın, akmar'ın olduğu köşeyi geçin ilerde sağda.

kumluk tarafındaki otobüs durağının karşısındaki binalara bakınız orda beksav yazısını görürsünüz cafesine gidin çay çorba kek vsv gayet ucuzdur ve garsonlar bunaltmaz hele haftaiçi gidersiniz varlığınızı bile unutabilirler

ben de ortakapı diyecektim ki ismini hatırlayamadım bir türlü.

ortakapı'nın yerini biraz daha iyi tarif eder misiniz?

"yukarıya doğru çıkın akmarın köşesini geçin" demişsiniz ama akmar "yukarı" bir yerde değil ki, gayet de aşağıda.

alkım (artık) akmarın aşağısında.

alkim in ordan giriyorsun. yukari dogru cikarken; sola dogru bir sokak goreceksin. bu birinci sokak. gec onu. yukari dogru giderken bu sefer dortyol gibi bir yerle karsilacaksin. bu dortyolun sol tarafi; akmarin oldugu kose sayilir. sen gene o dortyoldan da hicbir yere sapmadan sagina bakarak devam et o zaman goreceksin.

2 - 3 sene oldu kapandı mı bilmiyorum.Khalkedon kitapevi vardı.Caferağa spor salonunun tam karşısında. Oturup birşeyler yudumlayarak kitap okuyabiliyordunuz bir köşesinde. Ayrıca fanzinleri karıştırmanızada ses etmiyorlardı o vakitler. Şimdi hala açık mıdır?Nedir? Ne değildir?Fikrim yok.

Khalkedon hala duruyor, aynı yerde

sahaf var gayet sessiz sakin bir yer ve fazla sayıda kitap barındırmasa da kitaplıkları da mevcut.

Tsonga, Ljubicic ve Haas banko bence. Ancak Gonzalez için aynı şeyi söyleyemeyeceğim. Malum 2008 Hewitt için çok iyi bir yıl olmadı. Kendi seyircisi önünde sezona iyi başlamak isteyecektir. O yüzden o maç biraz riskli gibi duruyor. Bol şans!

@traslimon
Öncelikle teşekkürler. Ben de hewitt'ten tırsmıyor değilim, eleman kendi ülkesinde oynuyor dediğin gibi. Hakemler kollar ya da seyirci çirkeflik yapar diye aklım gidiyor.. Olmayan şey değil bunlar. Yine de ikisinin oyununu karşılaştırdığımda Fernando ağır basıyor gibi.. Ljubicic ile Haas'ın oranlarının bu denli yüksek olmasına şaşırdım açıkçası..

Ljubicic banko bence. gonzalez ise bayağı bir risk. tsonga'yı da gözü kapalı ekleyin derim.

yok bu yeterince kısa değil...yatağımda malak gibi uzanıyorum shifte uzanamam her seferinde.

mouse'un orta tuşu varsa, linke orta tuşla tıkladığında yeni sekmede açar.

abi sekmeye de gıcığım var ya..

e linke sağ tıklayıp "open in new window" seçsen (yine mouse ile)?

sekmeye gıcığın varsa sekme ayarlarından sekmeleri kapatabilirsin. mouse'un orta tuşu (scroll yapan tekerin üstüne çökmek) yeni sekmede değil de yeni pencerede açar.

oradan zor oluyor demiş ya deckardım sofistikem.

mouse ile sağ tıklayıp seçmekten daha kolay ne olabilir ki anlamadım. altı üstü iki defa mouse'a tıklayacaksınız. tuş kombinasyonu her daim daha meşakkatlidir.

edit: kibritsuyu'nu görmeden yazmıştım, dediği gayet mantıklı da nesi zor lan sağ tıklayıp yeni pencerede aç demenin :)

opera kullan. bir yere basarak sekme açın :)

mouse gestures kullanarak tek tıklamayla yapabiliyorsunuz bu işlemi.

opera'da bunu orta tuşla çok rahat yapmak mümkün, ayrıca önde/arkada ayarlamak mümkün...
Yine opera'da sağ tuşla çılgın atarsın, her türlü...

Geç olmuş biraz;)

herhangi bir ilaç kullanıyor musunuz?

c vitamin eksikliği?

sinav doneminden olmustur o abicim, beynin yorulmasi bile vucudu yorabiliyor..
bir de uyku duzensizligi, yemek duzensizligi ve hatta spor duzensizliginden de olabilir..
onun disinda doktorun bilebilecegi bir durum da olabilir, asar o zaman beni...

anemi?

periyodik olarak kullandığım bir ilaç yok. vitamin eksikliği olduğunu sanmıyorum, zamanında vitamin deposu haline gelmişliğim var.

ermanen, yaz tatilinin sonunda başladı hafiften. giderek arttı. sınavlar geldi geçti, yine geliyor ama geçmedi be abi. keşke onlardan olsa.

anemi değilim. yani en son değildim. ms olmayayım da.

hocam ya sende vitamin eksikliği mevcut, ya da bağırsaklarında tenya var.. aklıma bunlar geliyor..

ms olsan bence vucudunun verdiği tepkilerde ve reflekslerinde bozukluklar olur adım atmayı ya da yutkunmayı unutursun..

dr falan değilim ama psikolojik etkenler(kronik sıkıntılar) ya da folik asit eksikliği olabilir. Ben folik asit aldığımdan beri ki hekimim verdi bu sıkıntılarım yok oldu.

ms değilimdir zaten de, ms yavaş yavaş ortaya çıkan bir şey. önce konuşma kayması, yorgunluk, sonra konuşamama, yürüyememe falan başlıyor.

eğer ki tenya var ise bu ilacı önerebilirim.
Yomesan 500 Mg 4 Tablet
bi de üzerine vitamin.

O zaman en kolay yöntem olarak bir dahiliye uzmanıyla konuşup onun önereceği belli testlere ya da uygulamalara girersin ama tahminimce kötü bişi yoktur. Geçmiş olsun

Anemi olabilir, diyabet belirtisi olabilir, kronik tembellik olabilir :p, bence bir uzmana danışın. Google'da da biraz araştırma yapmak faydalı olabilir.

vucudunun gecici bir simarikligi oldugunu umarak, hunharca ve gaddarca asiri yorgunluk ve agri, sizi seklinde kendini belli edenlerden iki tanesini, oylece yazarsam:
- paratiroid,
- ankilozan spondilit

b12 vitamini eksikliği olabilir. bi baktırın bence. haplarlarla, olmadı iğne ile takviye ediliyor. gayet kısa sürede olumlu değişimi görüyorsunuz. sürekli yorgunluktan, halsizlikten şikayet ediyordum, kan değerlerine baktırdım b12 düşük çıkmıştı. dışardan takviye gayet iyi geldi. kronik yorgunluk için ilk akla gelen ve görece en hafif rahatsızlık bu oluyor.

enteresan gelecektir ama herhangi bir curuk dis var mi agizinizda? Curuk disler boyle mukemmel enerji somururler.

dolgu var en fazla.

askerlikle ilgili seni en son rahatlatacağım şey tuvalet olur herhalde hocam. vaziyet içler acısı ne sen sor ne ben söyleyeyim.

bak bu var bir de: (bkz: vicdani red)

bence görülecek kıç, pipiden daha beter :)

onlar filmlerde oluyor arkadaşım. sen gez dal daşşşak, bak neler oluyor. o kadar gözünde büyütme.
ha senin zorun militarizmleyse, ona yapacak bir şey yok.

askerliğimi yapmadım ama ona yakın konforda bir lisede yatılı okudum. tuvalet problemine alışırsınız, merak etmeyiniz. koku problemini sigara içerek çözerdim, tuvalet kokusuna yeğdir.

özellikle biri çıkarıp size doğru sallamadığı sürece pipi de rahatsız edici bir şey değildir.

Olayın daha çok çıplaklık tarafını soruyorum; zira pipiler her yerde. Hijyen konusu zaten belli.

Vicdani red ise pek vicdani değil henüz.

Bir de, madrigal askerlik yapmak istemişti bizlerle, vazgeçmiş olmalı.

@fadetoreality yok hocam ben isteğimden vazgeçmedim modlar silmiş :) ama zaten vatan için görev yaparken bunları unutursunuz.

yok öyle bir sey.

hocam o tür hassasiyetlerin varsa uzun dönem yap askerliğini. yani yine de çok şey bekleme askerlik sonuçta ama uzun olur ince olur biraz.

yok hocam öyle bir şey. film o film :S ama banyo muhabbeti var bildiğin hamam. 30 kişi aynı anda yıkanıyor tabi herkes peştemal ilen.

her birliğin durumu farklıdır. askerlikle ilgili verebileceğim en iyi öğüt 'miş' li geçmiş zaman eki kullananlara inanmaman. en iyisi kendin görmen.
rahatlıkla öyle birşey olmadığını söyleyebilirim. kütahya er eğitim tugayında tuvaletler mis gibiydi (hele bi olmasın o zaman gör o bölüğün halini) banyo ise evet hamamda peştemal ileydi. bursa ulaştırma birliğinde ise bildiğin duşakabinler vardı. usta birliğiydi nihayetinde. pipi görmeyeceğine emin olbilirsin.

ek bilgi : fekat sünnet kontrolü yaptılar bizim acemi birliğinde. çekingen olma. korkmadan göster :)

koco restaurant

moda deniz kulübü

www.modadenizkulubu.org.tr

Balıkçı değil sanırım ama balık da var.
www.modateras.com

moda terasta balıkçı havası yakalayamazsın. araştırmadan gidersen şok olma. bir şararba min. 50-60 vermen icab eder. son derece şık bir yerdir, özellikle yazın. balıkçı konusunda dendiği gibi koçoyu bilirim ama deneme fırsatım olmadı.

(bkz: hatalı entry örnekleri)

bunların dışındaki şeyler, format abuse yapmadığınız sürece legaldir.

@surtunme kuvveti:(bkz: altıncı nesil migferdibi gammaz)

hala mı öğrenemedin hocam?

gerek yok komplike seylere cunku formatla alakali iki tane buyuk hata var:

1. 'dedirten baslik' adiyla da bilinen baslikla konusma sacmaligi

2. soru formunda bir baslik altina o sorunun cevabindan mutesekkil bir entry yazmak (yani 'elma nedir' gibi bir baslik altina 'meyvedir' yazmak gibi)

bunun haricinde caylakliga/ucmaya yol acacak hatalar (bence onem sirasina gore):

1. okumaya inanmamak: okumayi sevin, okuyun. okumayi sevmiyorsaniz bile ya da baslik okunamayacak kadar kalabaliksa baslik icinde ara fasilitesini kullanin.

2. forumlasmak, forumlastirmak

3. aramaya inanamamak: arayin, arama tekniklerine goz atin, ararken asterisk kullanmayi ogrenin, mumkunse esanlamli olabilecek sozcukleri de degerlendirmeye calisin.

ve her zamanki gibi 'gotumuze girebilir' vakalari. bunlara dikkat ederseniz bir sorun yasamazsiniz. bunlarin haricindeki format ve kurallar yumagina okudukca (en onemlisi bu, okuyun) ve yazdikca ihtiyaciniz kalmayacak zaten. takmayin bunlari bu kadar...

aradığın şey tam olarak şu olsa gerek: (bkz: olan biten/#14389829)

(git: 15529)

(bkz: #14790340)

@coffee and cigarettes
her nesilden insanın çaylak olabildiği bir ortamda o kadarda abes bir şey değil sorduğum. eğer altıncı nesil gammazlar ve daha eskilerin formatı kavradığı gibi bir yanılgın varsa arada bir nesillere göre dağılım istatistiklerini bir köşeye yazmanı tavsiye ederim.

hakikaten dogru soylemis coffee and cigarettes. hala formatla ilgili bilmediklerin varsa sasarim dogrusu. feeling the blanks 4 cumle ile aciklamis. daha da otesi yok gibi. hani tasi siksan 10 tane format kaidesi cikartamazsin ortaya.

Exa Bilgisayar var.
www.exa.com.tr
Bir arkada$im surekli mu$terisi memnun, ben bir kez muhattap oldum, memnundum..Tam adresini bilmiyorum.Sitesinde yaziyordur buyuk ihtimal.

EXA!

tek parça olarak kampanya bulman zor, genelde kampanyalar sistemlere oluyor. kadıköy takıntın yoksa avrupa yakasından yardımcı olabiilirim sana. gerçi kadıköy civarından da çıkar birileri herhalde.
edit: çıkmış bile ben yazarken cevap yoktu buralarda.

www.inventus.com.tr güzel fiyatlar veriyor, çok da iyi insanlar. İnventus'a gitmeye üşenirsen exa, gold vs. bir firmaya inventus şu fiyata veriyor, siz de o fiyata verin sizden alayim diye baskı yapabilirsin işe yarıyor.

exa'dan uzak durun.

zamanında extrem vardı eksen'in hemen yanında. bir sene çalıştım orda. gayet iyi biliyorum o sokağı. exa'da da arkadaşlarım çalışıyor. ben de bir sene önce extrem kapandı, eksen pahalı, gold çakaldır diyerekten exa'dan topladım bilgisayarı. hayatımın en eziyetli günleri başladı ondan sonra. sürekli sorun çıkarmaya başladı pc aldığım ilk günden itibaren. götürdüm önce ana karttan dediler, değişti. sonra ekran kartı dediler değişti. aynı sorun devam etti, uyumsuz ram vermişiz dediler üste bir de para alıp ramlari değiştirdiler sorun devam etti. bu süre içerisinde defalarca gittim geldim kavga ettim. en son istemiyorum ulan bilgisyarınızı falan deyip bırakma raddesine geldim bilgisayarı. sorunu çözmekten aciz bir teknik servis, müşteriye yardım etmekten aciz, ilgisiz bir mağaza müdürü. en son aradılar hard disc sorunluymuş ithalatçı firmaya göndereceğiz dediler. istemiyorum kardeşim o hard disci ben yenisini verin ilk günden beri sorunlu dedim. yenisini veremeyiz dediler. artık nasıl tamir ettirmeyi düşünüyorlarsa. neyse ertesi gün gittim, aynı hard disc duruyor. hayırdır dedim. sizinkinde sorun yokmuş aynı ad soyadlı başka müşteri ile karıştırmışız dediler. nalet olsun dedim, saydım sövdüm aldım bilgisayarı geldim. daha da kapısından içeri girmem.

bir de sistem ile beraber lcd monitör almıştım. sorunlu çıktı. ışık sızıntısı vardı. normalde ilk 15 gün içerisinde sorun ne olursa olsun değiştirmeleri gerek. hatta iade dahi edebilmem lazım. tüketici hakları dedim o dedim bu dedim. yok değiştirmediler. philips'i aradım. mağaza değiştirmeli yasal süre içinde dedi. ama dinletemedim.

ben kendilerini en kısa zamanda şikayet etmeyi düşünüyorum ama o kadar bezdirdiler ki adı geçse geriliyorum artık exa'nın.

en ucuzu exa'dır evet. ama insan gibi muamele istiyorsanız uzak durun, biraz fazla verin eksen'e gidin derim ben.

eksenbilgisayar bir nebze exa ve gold'a gore daha efendi.

bence de exa'ya bulaşma...

www.uraniumpc.com var bir de, yerleri de yazıcıoğlu'nun sokağındaydı galiba... hem sıfır hem de 2. el var, 2. ellere garanti de veriyorlardı sanırım. bir kaç pc parçası aldım 2. el henüz bir sorun çıkmadı 2 yıldır.

cevaplar için teşekkürler, fikrim oluştu baya.

ttnet adsl'imi kesti sağolsun, işkembeden 200 lira fatura uydurmuşlar. ancak şimdi ok işareti atabiliyorum.

www.magza.com
burada da 1500tl, ben de kıllandım gerçi bu fiyata acer bile yok vaio olması pek mümkün değil gibi.
ve ve
www.morfare.com
www.pcnet.com.tr
www.hipernex.com
www.darty.com.tr

ben de merak ettim. bir bilen gelsin "yok hocu saçmalama, alınmaz o şu sebeple" desin. hangi mağaza bir de o 1200'e satan?

3-4 milyar uçuk modeller içindir. 1200 ytl kdv dahilse süper fiyat, yok +kdv ise yine iyi fiyat. bilgisayar orta şekerli. çok kastıracak yazılımlarla işin yoksa rahatlıkla al derim.
yani bu fiyata satılmaz diye bir şey yok. 1350 ytl + kdv normal fiyatı.

O fiyata sifir vaio ilginc geldi bana da. Modeli nedir tam olarak?

modeli vgn-ns11s satan yer yuvakur diye bir mağaza.konya'da bu mağaza.kdv ile ilgili hiç bişi yok kağıtta

yalan.
hatta 70-75 modelleri diye burada birisi duyuru acmisti.

(bkz: gotunden sallamanin en guzel ornegi )

cok onceleri (sene 99-00) de bu televizyonlari malum yere sokup cikaranlarin icq cicegi bok rengine donerdi. o zamanin 15 lik veletleri bile buyudu, zaman ne hizli akiyor degil mi..

galiba çakalın biri elindeki siyahbeyazları sazanlara çakmaya çalışıyor. bilmiyorum başka yerde okudunuz mu, ama bir çok forumda ya da ilan sitelerinde şu sıralar popüler bu konu.

DOGRU.

bazı yüksek frekanslı magnetik dalgalar cep telefonu ya da dinleme cihazlarının haberleşmesini bastırıp engelleyebilir. bildiğim kadarıyla jammerlar da böyle çalışıyor.
ancak bunun için belli bir güç de gerekir.

tv üzerinde de yüksek frekans yayabilecek trafolar bobinler vardır ancak bu cihazlar elektro manyetik uyumluluk testlerinden geçebilmeleri için özel önlemler alınır. dolayısı ile elektromagnetik yayınım olmaz.

olsa da sonuçta tüm tv magnetik yayınım yapsın diye tasarlanmış bir cihaz değil.
küçük bir güç kaçak olarak yayılacaktır. zaten tvnin çektiği güç ne kadar ki kaçak güç ne kadar olsun.
pek mümkün görünmüyor bence.

kişisel bir meselesini sözlük üzerinden çözmeye çalışmıştı diye hatırlıyorum.

bir bilen gelsin izah etsin.

teo sosyomat'ta bi sorun yaşadığı sarpman adlı kişiyi sözlükte duyurduğu için çok eleştirilmişti. duyuruyu görmedim ama sarpman ve sozluk.sourtimes.org linklerine bi bakın fikir edinirsiniz.

ayrılmasının sebebi bu mu onu da bilmiorum ama coffee and cigarettes böyle demiş diye yazdım bunu.

duyuru için; www.eksibition.org

teo bildiğim kadarıyla sözlük'ten ayrılmadı, zaten hala kodlayanlardan birisi olarak gözüküyor. teo nickini kullanmak zorunda da değil zaten...

size garip gelebilir, ancak emin olunuz ki sizinle dalga geçmiyorum, marx bu kitabı işçilerin anlayabileceği bir dille yazmak istemiş. ara vermeden, küçük notlar tutarak okumanız mümkündür. iktisadi terimler ve grafiklerin ağırlıkta olduğu kısımlar geçilebilir yerlerdir...

ben de benzeri bir cevap bekliyordum. zaten benim planım da önerdiğiniz gibi küçük notlar tutarak okumaktı. yalnız terim ve grafik ağırlıklı yerlerin dediğinizin aksine göz ardı edilemeyecek kadar çok yer kapladığını düşünüyordum. o sebeple bir el altı kaynağa ihtiyaç duyabilirim belki demiştim. bilmiyorum, belki de benim gözüm fazla korktu.

-ek-
@wayvard cloud:
ingilizce biliyorum ama türkçe sipariş verdim. çeviride bir sorun yaşayacağımı düşünmediydim, yoksa yaşar mıyım?

çok teşekkürler. kitabı elime aldığım andan itibaren verdiğiniz link paralelinde okuyacağım.

peki, ayrı bir hususa geliyorum. diyorlar ki.. kitabın yayınlanmayan bazı bölümleri var, onları bulamazsın.. bunun sadece ilk cildini marx son iki cildini ise engels yazmış.. hatta son cildin büyük kısmını engels dahi yazmamış.. bunların doğruluk payı nedir ve kitap hakkında bilmem gereken (daha doğrusu ilgimi çekebilecek) başka ayrıntılar da mevcut mu?

tekrar teşekkürler.

önce althusser'in kapital nasıl okunmalı üzerine bir makalesi var onu okuyun bence, ilk önce hangi bölümden başlanmalı sonra hangi bölüme geçilmeli çok iyi anlatmış...

www.kurtuluscephesi.com

üç cilt halinde tüm kitap burada mevcut. artık geç olabilir ama bir inceleyin bakalım bir fikir verir.

lost game'den kastın lost via domus mu? eğer öyleyse uzak dur.

oynamıştım. bu kadar sıkıcı bir oyun oynadığımı hatırlamıyorum. hani dizinin karakterlerin hatrına bile dayanamıyor insan.

berbat

ben bi programda tanitimini izlemistim.
adam heyecanla anlatiyodu ama bi sure sonra kendi de cok sıkıcı oldugunu farketti sanirim oyunun ve kısa kesip baska oyuna gecmisti. o bile bir gostergeydi benim icin.

bedava bile alınmaz.

teşekkürler, yeterince yararlı oldu.

gayet legal duruyor.

yetkin, eksiksiz, olgun gibi gayet müspet anlamları var kamil'in. tasavvufta kamil insan olmak vardır hatta. girmemesi lazım.

hahah amatör kümede kamil isimli arkadaşına "lan kamiil" diye bağırdığı için sarı kart gören bir tanıdığım vardı.

- hocam ama adı kamil arkadaşımızın?!
- olsun kart çıktı bir kere.

gayet olumlu anlamları bulunan bir kelimeyi birkaç cahil hanzo "salak" anlamında kullanıyor diye asıl anlamını kullanmanız kesinlikle sorun yaratmaz. kamil olumlu anlam taşıyan, hakaret içermeyen güzel bir kelimedir.

@gerrain, korkutuyorsun hocam :)
@kibritsuyu, ben diğer anlamda şeyettirmiştim.

nerden?

kartal'dan

kartal'dan mecidiyeköy'e 252 KARTAL-ŞİŞLİ
mecidiyeköy'den gaziosmanpaşa'ya 55 GAZİOSMANPAŞA - ŞİŞLİ
gaziosmanpaşa'dan sultançiftliği'ne. minibüs daha çabuk geçer 336e var eminönünden gelen ama denk gelir mi bilmem.

edit: mecidiyeköy dedik ama hatlarda şişli yazıyor. o kadar çatlak su kaçırmaz.
edit2: bir de şöyle bir yol var, trene yakınsan, trene bin 20 dakika'da haydarpaşa'ya haydarpaşa'dan 15 dk'da eminönü'ne geç oradan direkt sultançiftlği otobüsleri var 336e. 336e yolculuğu biraz uzun sürer.

e yazıyor ya başlıkta bre deyyus desenize. koca kartal'ı göremeyip sadece sultançiftliğine nasıl gidilir kısmını algılamam enteresanmış. aferin bana.

eminönü'nden 99a ile 37e var.

@coffee and cigarettes
senin sorduğunu görünce kafan iyi heralde diye düşündüm coffee and cigarettes belki biraz da beer dedim kendi kendime. ama beni asıl güldüren kartal'dan cevabı oldu:)

seviyorum bu ekşi duyuru'yu! ekşi sözlük'te format dahilinde benzer bir şey olsa ayardan itin kıçına sokulurdu ama burada öyle bir şey yok oh ne güzel:)

@coffee and cigarettes yardımın için teşekkür ederim anadolu yakasında oturanların çoğu avrupa yakasını (belli yerler hariç) pek bilmezler. Karşıda bilmediğim bi yere gitmek çoğu kez işkence olmuştur.

@abtash
Kartal'dan cevabıma neden bu kadar takıldın eğlendin anlayamadım
coffee and cigarettes ın dalgınlığına geldiğini düşünerek kısa ve net cevap verdim

@ignesiz bal bocegi
sadece tebessüm ettim. kötü bir şey gelmedi aklıma. iyi niyetin hoşuma gitti.

Tamam o zaman ((:

ben de sükunetinize hayran kaldım vallahi. zira deli diyalogları gibi olmuş.

- kartal'dan sultançiftliğine nasıl gidilir?
- nerden?
- kartal'dan

bakıp bakıp gülüyorum ben de.

farkettikten sonra bir de "nereye" diye soracaktım ama sabrınızın sınırlarını tecrübe etmek istemedim açıkçası:)

açıkcası siz nerden diye sorunca bi an yine oturduğum yere küfür ettim
istanbulda yaşayanlar ismini bile bilmiyorlar nasıl bi yer burası die ((:

yardın beni coffee and cigarettes! nereye he:)

iç ses: bok ettik duyuru yahu, altı üstü bir yol tarifiydi. bulduk formatsız ekşi'yi yaz anasını satiim. :)

diğer bi alternatif de kartal dan bi şekilde edirnekapı ya ulaşıp oradan habibler e giden tramvaya binmektir. sultançiftliği nin ortasından geçen eski edirne asfaltı üzerinde boydan boya gidiyor bu tramvay (ya da metro işte, ne diyolarsa). sanırım tuzla dan gelen otobüsler edirnekapı dan geçiyordu.

edit: habibler de yaklaşık 3 yıl çalıştım, öncesinde de sultançiftliği nde işim olurdu sık sık. o taraflar işi olmayan insanların pek gideceği türden yerler değildir hakkaten ama istanbul inşaat sisteminin hammade deposudur aynı zamanda... :)

İstanbul'a bağlı evet ama İstanbul diyesi gelmiyor insanın :) İstanbul tabelasına bile rastlanabilir. Eh Kartal da hiç fena değil. Allah kolaylık versin.

Her neyse, en güzeli Edirnekapı'dan metroya binmek. Gidiş saatiniz ne bilmiyorum ama Sultançiftliği yolu (Eski Edirne Asfaltı) sabah ve akşam saatlerinde çileden çıkarıyor. (yakınım ondan biliyorum) O yüzden trafiğe kalmayın. Edirnekapı'dan binin.

@ignesiz bal bocegi

alakasız olacak ama kartal bilinmez olur mu hiç. en eski ilçelerden biridir. anadolu yakası'nın yarısı kartal'dı 15-20 sene önce. kartal'ı bilmeyen istanbul'u terketsin bi zahmet.

samimi söylüyorum duyuruyu ve cevapları okuduktan sonra üşenmedim giriş yaptım sırf "elinize sağlık " deyip replemek için:) bu boktan günün sonunda evde tebessüm etmemi sağladığınız için. valla çok sağolun olm lan:)

(bkz: #13883908)

böyle bir şeyi bulmanın en kolay notu, olan biten başlığına gidip sondan geriye doğru tarama yapmaktır. hatta başlık içinde ara fonksiyonu da kullanışlı olabilir.

yapmadığımdan değil ama başlığı tam olarak hatırlamadığımdan ve benim olabileceğini düşündüğüm tüm başlıklarda da kendisini bulamadığımdan birilerinin hatırlamasını umdum. en son "belki de yakın tarihli değildi" deyip aramayı bıraktım.

ama dedim ya başlığı tahmin edememişim.

çok profesyonel video edit programlarına ihtiyacın yok sanırım bu işi windows movie maker halleder

windows movie marker ile bir kaç kez denedim ama yapamadım. şunu tut şuraya bırak, bunu tut şuraya bırak şeklinde basit bir yolu varsa bilmek isterim. teşekkürler..

herhangi bir adobe premiere sürümü olur. ulead olur, avid olur. windows movie maker bile olur evet. yapılması en basit şeyi istiyorsunuz.

timeline bölümü var ordan sürükle bırakacaksın. ayrıca şarkıları iç içe de yapabilirsin yani bir şarkı bitmeden diğeri başlar. şarkıların sonundaki outroları engellemek için idealdir. kendi yapımım videoyu da ekleyeyim. gta 4 vidyo cektim alttan müzik verdim. ayrıca diğer tekniği de kullandım.
www.youtube.com

video yakala deyin ilgili videoyu film şeridine atın. ardından ses yakala deyin seçtiğiniz ses dosyası da hemen yana gelecek. onu da alıp zaman çizelgesine sürükleyin. mouse ile ileri geri çekerek tam olarak nerede başlayıp biteceğini belirleyebilirsiniz.

çok basit oldu ama bu galiba istediğiniz.

teşşekkürler, sayenizde güzel bir çalışmaya imza atıyorum şu anda.

çözmüşsün işini şimdilik de sony vegas iyidir bu iş için aklında olsun.

(bkz: gerekli şeyler)

d&r da satıyordu sanki.

kadiköy'de barlar sokağından tarif edeyim.
orta dünya diye bir dvdci var. sırtını veriyosun dümdüz aşağı kaptırıyorsun kendini. yol bitince 4 yol ağzı gibi bir şey var, ikinci sağdan dönüyorsun çarşıya doğru. dönünce, bakkal ve cep telefoncu var yanyana hemen onları geçince solda kalıyor

kadıköy'de The end var orada var. koordinatları

tinyurl.com

sokollu sokak'ta

kanyon d&r

the end'in hemen yanı da olur. boğadan yukarıya doğru yardırın, süreyya'yı geçin, adliye'yi geçin, sağda bir kilise var onun tam karşı sokağı.

kadıköy'ün muhtelif yerlerinde var o dediklerinizden.

henüz görmedim fakat kozyatağı paladiumda da figur falan satan bir dükkan varmış. adını da bilmiyorum. çok güvenilir olamadı ama idare et.

dreamers war kadıköyde. seven galeriden yukarı sağa yürken sol köşede.

the end'in yanindaki dukkan cine figure bu arada

namümkün

(bkz: #455027)

sözlükte nick değiştirmek oldukça zor ve daha önce nick değiştirmek konusundaki ısrarları yüzünden uçan insanlar oldu.
ha moderatöre yakınsanız değiştirebilirsiniz tabi...

yuksek yerlerde tanidiklariniz varsa hicbir sey namumkun degildir ama burada bu soruyu sordugunuza gore cevap belli.

ulan burada da mı torpil :)

cilt doktorunun söylediğine göre eğer kişide erkek tipi bir saç dökülmesi varsa bu tamamen kalıtımsaldır, önünü almak imkansızdır. ondan gayrı mevsimsel, strese bağlı vs gibi lokal ve geçici saç dökülmeleri kişiyi kel bırakmaz ve zamanla düzelir. bu tiplerde yardımcı ilaçlar veya şampuanlar işe yarar gibi gözükse de aslında o vücudun kendi dengesine geri dönme sürecidir. netice şudur ki her iki durumda da bu tip kozmetik ürünler yalan dolandır. ekleyeyim dermatolog şahıs 30 yaşındadır, keldir, kelin merhemi olsa kendi başına sürer esprini yapmıştır.

eczacılar bitki dermanın çok işe yaradıgını soyluyor ancak baya bir zahmetli kullanması.

bence alma alınır,sonra küser başınıza dert açmayın :) ama çok istiyosan eczacılara sorabilirsin.

(bkz: keramini h)

(bkz: revivogen)

ama yaş 25 falansa ve genetik tip dökülme varsa bütün ilaçlar en fazla bir sene oyalar.

@trocero yaş 25 civarı evet, ama genetik bişi yok hatta babasının kendisinden fazla saçı da var.. dayı ve amcalar da aynı şartlarda.

erkek arkadaşın benden çok saçı vardı bundan 1 - 1.5 yıl öncesine kadar.

(bkz: badem yağı)

priorin diye bir hap var, eğer ki beslenmeyle ilgili bir sorun varsa çözer. saçları dökülmeyenler bile kullanıyor daha sağlıklı olması için. benim saçlarım maşallah at yelesi gibi ama yine de aralıklarla birer hafta falan kullanıyorum ve cok iyi geliyor, annemin de saçları çok dökülüyordu o da kullanıyor.

ama saç dökülmesi için önerebileceğim yegane şey mezoterapi. annemin saçındaki değişimini gorseniz ne demek istediğimi anlardınız. inanılmaz iyi geliyor.

1- içerisindeki banka şubelerinde paranızı bozdurabilirsiniz.

havas'ı bilemem ama iett'nin ekspres seferleri var; 4.levent metro'da bırakıyor, mis.

www.iett.gov.tr

Evet havaş bulabilirsiniz. Döviz büroları 24 saat açık olmayabilir. Havaş görevlisiyle bir pazarlıkla geçici olarak bozdurabilirsiniz dövizinizi.

@oscar,

1) Atatürk Havalimanında döviz koyup yerli para(türk lirası) veren makineler vardı, kuvvetle muhtemel Sabiha Gökçen'de de bulunur o makinelerden.

2) Havaş illaki vardır, kafanızı yormayınız.

esasinde bu sorun vista nin sorunu. xp de nadir karsilasilir. ama kesinlikle donanimsal olmadigini soyleyebilirim. bence sen partitionlarla ugrasmayi birak, komple format at. hemen hemen ayni sorunla karsilasmitim. ve bayagi ugrasip, mike mike format attiydim.

diğer partitionları yedekleyebileceğim bir yer yok ne yazık ki:/ durup dururken ortaya çıktı bu sorun, bir çözümü olmalı.

combofix ile tarat. özel olarak bu sorun için yazılmış ufak bir program. tarattığın diğer programlar bulamayabilir, bahsettiğin şey kendini pek güzel gizliyor çünkü. aynı sıkıntı bende de var. işyerindeki pc combofix ile düzeldi. görev yöneticisi çalışıyor ama evdeki bir kaç zaman sonra tekrar sapıtıyor. format attım mecburen. bir dene o programı olmazsa hiç kasma format at sonu gelmiyor çünkü.

www.nigelsecostore.com

ben de benzer bir arayış içersindeydim, metal düşünmüştüm hep, seramik aklıma gelmemişti. aydınlattığın için teşekkürler :)

prosmosyon amacıyla satıyorlarmış ama bilmiyorum, demek ki var türkiyede de: www.gosteripromosyon.com

tabii sadece dışı mı seramik anlamadım. bir yandan da içi de seramik olmasa ayrıca "seramik termos" diye belirtmezler gibime gelmiyor değil. (fiyat listesinde en pahalı termos 8 ytl mi ne, o ne anlama gelir bilemedim)

ruber bu di mi

adam termos kupa aramıyorum demiş herkes termos kupa linki göndermiş. sanırım arkadaşın aradığı alt tarafı geniş ancak ağız kısmı dar olduğu için içindeki sıvının havayla temasını en aza indirgeyerek daha geç soğumasını sağlayan bir kupa. diğ mi kardeş?

maalesef aradığım şeyler bu tip şeyler değil. resimdeki gibi içeceğin temas ettiği yerler seramikten başka herhangi bir materyalden üretilmiş olmamalı.

@makineci
kapağı plastik maalesef.

@oldu görüşürüz, @late viper,
seramik denen termosların sadece dış yüzeyi seramik. içi yine metal veya plastik.

@coffee and cigarettes
evet ruber.

@oldtimer
evet kardeş.

tam olarak dediğiniz gibi olmasa da, paşabahçe'de ısıyı koruduğu söylenen kupalar var,arkadaş almıştı bana da ama emin değilim gerçekten sıcak tutuyo mu unutuyorum çünkü. neyse paşabahçe'ye bi bakın,böyle içi yaldızlı gibi ama metal filan değil,seramik mi bilemeyeceğim ama kırılgan bi madde :)

ekrem, efendi bir isim gibi geliyor bana nedense :)

benim aklıma ilk bülent kayabaş geliyor. yıllar evvel bir filmde ekrem rolündeydi.

fragmanı: www.sinematurk.com&no=0

cansu ve zeynepe ek olarak (bkz: adi taylan olanlarin esmer ve yavsak olmasi) var mesela.

bence ekrem; yakışıklılık bakımından mı soruyorsun tip olarak onu bilmiyorum da, derslerinde falan çok başarılı(ya da çalıştığı alanda), muhabbeti iyi, efendi ve çok eğlenceli, laçka olmayan izlenimlerini yaratıyor bende ilk bakışta.

ağırbaşlı, içine kapanık, saçları hafiften dalgalı bir tip geliyor gözümün önüne :)